Alerjik Çocuklar ve Ailelerinin Psikolojik Durumu
Çocukluk dönemi alerjileri günümüzde oldukça yaygın görülmekte ve hem çocukları hem de ailelerini birçok açıdan etkilemektedir.
ALERJİ SADECE MEDİKAL BİR DURUM DEĞİLDİR
Çocukluk dönemi alerjileri günümüzde oldukça yaygın görülmekte ve hem çocukları hem de ailelerini birçok açıdan etkilemektedir. Etki mekanizmaları üzerinden düşünerek tüm alerjileri aslında biyopsikososyal açıdan ele almak resmi bütünüyle değerlendirebilmek açısından gereklidir. Biyolojik açıdan alerjilerin elbette bir altyapısı, organik açıklaması mevcut ve medikal tedaviler tam da bu altta yatan mekanizmalara odaklanıyor. Bu yazıda Uzman Psikolog Merve İnce alerjilerin biyolojik açıklamalarından ya da medikal müdahalelerinden çok konunun psikolojik ve sosyal boyutlarına dikkat çekiyor.
Çocuklarda alerjiler ile birçok psikolojik sorun ilişkili görülmekte
Bu alanda yapılmış birçok çalışma bize solunum yolu alerjileri, cilt alerjileri ya da besin alerjileri ile anksiyete ve depresyondan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile davranış bozukluğuna kadar geniş bir yelpazede birçok psikolojik sorun arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Her ne kadar bu bulguların daha çok çalışmayla desteklenmeye ihtiyacı olsa da şu ana kadar elde olan veriler DEHB tanısına sahip çocuklarda astım, alerjik rinit, atopik dermatit ve alerjik konjonktivit görülme olasılığının daha sık olduğuna işaret etmektedir. Benzer şekilde otizm tanısı alan çocuklarda bu tanıyı almayan çocuklara oranla besin, cilt ve solunum yolu alerjileri riski daha yüksek görülmektedir.
Alerjiler ile ruh sağlığı arasındaki olası ilişkiyi iki yönlü ele alınmalıdır.
Alerjiler bilindiği üzere vücudun bağışıklık sisteminde önemli bir tepkimeye yol açmakta ve böylelikle vücutta bir inflamasyona sebep olmaktadır. Benzer şekilde depresyon ve anksiyete gibi birçok psikolojik sorunun da vücudun bu inflamasyon-bağışıklık sistemi reaksiyonları ile ilişkilendirildiği çok sayıda araştırma mevcut. Özetle söylemek gerekirse iki durumda da benzer mekanizmaların devrede olması söz konusu olabilir.
Stres alerjik durumları arttırıyor mu?
Artık çok sayıda sağlık sorununda beden ve ruh sağlığı arasındaki bütünlüğün önemini biliyoruz. Stresin endokrin, sinir ve bağışıklık sistemimiz üzerindeki olumsuz etkilerini göz önünde bulundurduğumuzda alerjilerin birçok durumda stres sonucu bu sistemler aracılığıyla tetiklenebildiğine ya da var olan alerjik reaksiyonun daha da kötüye gidebildiğine dair sonuçalara sahibiz.
Alerjik olmak ruh sağlığını olumsuz etkiliyor mu?
Alerjilere sahip olmak da başlı başına ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye yol açabilir. Alerji hem bu durumu yaşayan çocuk hem de ailesi açısından ne zaman, nerede, ne şekilde tetiklendiği ve hayati riskleri olup olmamasına göre kendi içinde oldukça stresli bir durumdur.
Alerjik çocuğu olan ebeveynler ve çocukları endişeli ve stresliler.
Alerjik çocuğu olan aileler için deyim yerindeyse sürekli bir ‘risk altında’ ve hep bir ‘korkuyla’ yaşamak söz konusudur. Özellikle solunum yolu alerjilerinde ve besin alerjilerinde bu duruma çok sık rastlanır. En başta anne baba çok endişelidir ve onları o şekilde deneyimleyen çocuk da haliyle benzer yoğunlukta bir endişe taşır. Küçük yaşta durumu çocuğa izah etmek zordur ve kendini koruyabilecek durumda değildir. Yaşı büyüdüğü ve okula başladığı, ailenin çocuğun üzerindeki gözetiminin giderek azaldığı durumlarda ise aile içi kaygıyı kontrol etmek daha güçleşir. Bu konuda yapılan çalışmalarda alerji tanısı almış çocuklar ve ailelerinde anksiyete seviyeleri alerjik olmayan çocuklara göre önemli oranda yüksek bulunmuştur. Özellikle annelerin ister istemez aşırı koruyucu tutum sergilemeye başladığı durumlarda süreci duygusal anlamda yönetmek iyice zorlaşır.
Alerjilerin sosyal açıdan olumsuz etkilerini de göz ardı etmemek gerekir.
Alerjik çocuğun da ailesinin de yaşamı, yaşanan alerjik duruma ve ciddiyetine göre az veya çok bu durumdan olumsuz etkilenir. Örnek vermek gerekirse besin alerjisi olan bir çocuğun sosyal yaşamı ister istemez kısıtlanır; doğum günü partilerine gitme, arkadaşlarında yatıya kalma, okul gezilerine katılma gibi diğer çocuklar için çok daha sorunsuz ve çok daha keyifli olabilecek bir sürü aktiviteden geri kalabilir ya da kısıtlı bir keyif alabilirler.
Alerjik çocukların ailelerinde aile içi gerilim daha sık gözlenmektedir.
Genel olarak çocuğun ve ailenin yaşamını alerjik reaksiyonlar etrafında şekillendirme ihtiyacı oldukça büyük bir baskı oluşturur. Konunun kendi içerisinde yeterince stresli olmasından dolayı aile içi gerilimler de ortaya çıkabilir. Nadiren aile içi daha çok kenetlenmeler görülse de araştırmaların da genel gözlemlerin de gösterdiği üzere bu konunun yönetimi ve duygusal yükü çoğunlukla annelerde olduğundan eşler arası ilişki zedelenebilir.
Alerjik çocuklar kendilerini ‘diğer sağlıklı çocuklardan’ farklı hissedebilir.
Anne babalar çocuklarının diğer çocuklar tarafında dışlanabilme ihtimaline karşı da oldukça hassas olabilirler. Bunun yanında çocukların kendisinde görülebilecek ‘diğerlerinden farklı olma’ durumu da kimlik gelişimi ve özgüven açısından tam da bu yaşlarda oldukça zedeleyici olabilir.
Alerjik çocuklarda medikal yaklaşımların yanında psikolojik ve sosyal destek de tedavinin başarısını arttırır.
Çocukluk çağı alerjileri söz konusu olduğunda konuya sadece medikal bir açıdan bakmak yerine durumu bütüncül bir bakış açısıyla ele almak zaten kendi içerisinde yeterince stresli olan bu süreci yönetmek açısından büyük önem taşıyor. Durumu tetikleyen, kötüleştiren ya da eşlik eden psikososyal faktörleri belirlemek, onlara gerek psikolojik gerek sosyal anlamda müdahalede bulunmak tedavinin genel başarısına ve hastanın iyilik haline önemli bir katkı sağlayabilir.
Cicidoktorum diyor ki…
ALERJİ gibi kronik ve çocuğu kısıtlayıcı durumlarla başa çıkmak; biz ebeveynler kadar çocuklarımızı da zorlamaktadır. Kendimizi onların yerine koyarak düşünelim biraz da…