Kronik Hastalığı Olan Bir Çocuğun Ebeveyni Olmak
Çocukluk döneminde kronik hastalık yaygınlığı %10-20 olarak bildirilmektedir. Kronik bir hastalık sadece çocuğun yaşam kalitesi ve işlevselliğini değil, tüm aileyi etkileyecektir.
Çocukluk döneminde kronik hastalık yaygınlığı %10-20 olarak bildirilmektedir. Kronik
bir hastalık sadece çocuğun yaşam kalitesi ve işlevselliğini değil, tüm aileyi etkileyecektir.
Süreklilik gösteren bir durum olduğu için de zorlayıcı bir süreç olabilir. Tekrarlayan hastane
yatışları, günlük yaşamın kesintiye uğraması, hastalığı kabullenmekte yaşanılan zorluklar,
çocuğun sağlığı ve geleceği ile ilgili korku ve kaygılar, diğer sorumlulukların tamamlanmasında
yaşanan güçlükler, kardeşlerle ilişkilerin düzenlenmesinde yaşanan zorluklar tüm aile için ek
stres kaynakları oluşturur. Hastalığın getirdiği ekonomik yük de arttıkça evlilik içinde kişilerarası
ilişkilerde bozulma, yoğun kaygı ve depresif belirtiler ortaya çıkabilir.
Yapılan bir çalışmada, anne ve babanın çocuğuna kronik bir hastalık tanısı
konduğunda şok , akut korku ve anksiyete (kaygı, bunaltı), inkar etme, kızgınlık ve içerleme
duygusu, hayal kırıklığı, çaresizlik, kendisini veya eşini suçlama, Allah’a kızgınlık ve isyan etme
gibi psikolojik durumlar yaşadığı gösterilmiş. Bu tür çalışmalar primer bakım veren oldukları için
çoğunlukla anneler üzerinde yoğunlaşmıştır. Sorunlarla baş etme becerileri iyi olan annelerin
çocuklarında da bu süreçlerde psikososyal uyumun daha iyi olduğu gösterilmiştir.Hastalıkla ilgili
stresle baş etmede uyuma yönelik baş etme yöntemlerini kullanmak yerine, pasiflik, kadercilik
gibi kaçıngan baş etme yöntemleri olan ya da davranışsal olarak boş verme ya da madde
kullanımı gibi daha fazla uyumu bozucu yöntemlere sığınan annelerde daha sık psikiyatrik
sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Hastalığa alışma sürecinde başlangıçta annelerde kabullenememe, evden çıkmama,
insanlardan kaçma ve yalnızlaşma, ağlama veya duygusuzluk, hiçbirşey düşünememe,
uykusuzluk, iştahsızlık gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Bazı anneler hastalıktan dolayı eşleriyle
aralarının bozulduğunu, eşleri gereken sorumluluğu üstlenmediği ve bakım verirken yalnız
kaldıkları için öfkeli olduklarını belirtir. Zaman zaman sıkıntı ve korkularını eşlerine ve diğer
çocuklara yansıtarak kızgınlıklarını onlardan çıkardıkları için de pişmanlık hissedebilirler ya da
sorumlulukların artması ve önceliklerin değişmesi ile diğer çocuklara ilgi azalabilir ve suçluluk
hisleri ortaya çıkabilir.
Sağlık elemanları ile doyurucu bir ilişki, hastalık hakkında bilgilenme uyum sağlamayı
ve yeterliliğin gelişmesini kolaylaştırır. Geleceğe umutla bakmak, daha pozitif bir bakış açısı
geliştirmeye çalışmak, benzer sorunları olan ailelerle bir araya gelmek, duyguları paylaşabilmek,
hastane süreçlerinde aileye yakın bireylerden alınan maddi ve manevi destek, dini inanca
sığınmak, sağlık görevlilerinden alınan manevi destek gibi baş etme mekanizmaları anneleri
rahatlatabilir.
Kronik hastalığı olan bir çocuğa sahip olmak karmaşık bir süreçtir. En önemlisi aile
içinde işbirliği, empati, şefkat içeren bir destek sisteminin olması ve sağlık ekibi ile ailenin
birbirlerini anlayarak bir bütün içinde hareket edebilmesidir.
Cicidoktorum diyor ki…
Ne yaman bir çelişkidir; çocuğumuz hastalandığında onun bir an önce iyileşip yaramazlık yapması için dua etmek.