Meme Kanseri

Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanserdir. Konunun önemini göstermek için medya ve internette birçok istatistiksel veri mevcuttur. Ancak meme kanseri ile ilgili en önemli gerçek, erken evrede tanı konulan olgularda tedavi neredeyse her zaman başarılı olduğudur.  Günümüzde halen meme kanseri nedeniyle yüksek sayıda gerçekleşen hayat kayıplarının neredeyse tümünün geç evrede tanısı konulmuş kanserlerde görmekteyiz. 

Yani toplumda iyi düzeyde meme kanseri bilgilendirmesi ve takip programlarına uyulması meme kanseri riskini azaltmayabilir ancak meme kanseri nedeniyle hayat kayıplarını ciddi oranlarda düşürebilir.

Kimler Meme Kanseri İçin Risklidir?

  • Kadın olmak tek başına meme kanseri için bir risktir.
  • Yaşın ilerlemesiyle meme kanseri riski artar. Ülkemizde bu kanserin görülmesi 30’lu yaşlarda başlamakta, 50’li yaşlarda en yüksek seviyeye çıkmaktadır. 
  • Östrojen adı verilen kadınlık hormonuna fazla maruz kalmak meme kanseri riskini arttırmaktadır. Yani 12 yaşın altında adet görmeye başlamak, 52 yaşından sonra adet görmeye devam etmek, sık adet görmek ve uzun süre ilaç şeklinde kadınlık hormonunu almak meme kanseri riskini arttırmaktadır. 
  • Geç yaşlara kadar doğum yapmamak veya hiç doğurmamak riski artırır.
  • Çok kısa emzirmek veya hiç emzirmemek de riski arttıran faktörlerdir. 
  • Ailede meme kanseri olan kişilerin bulunması da meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. 
  • Sigara (tüm tütün ürünleri) ve ağır alkol kullanımı da meme kanserine yakalanma riskini arttıran faktörlerdendir.  
  • Şişmanlık meme kanseri riskleri arasında hem önemli hem de kesinlikle önlenebilir bir faktör olarak günümüzde dikkat çeken bir faktördür.

Meme Kanserinden Nasıl Korunabiliriz?

  • Gerekli durumlarda, tedavi amaçlı, doktor denetiminde ve kısa süreli kadınlık hormonu kullanımından korkmaya gerek yok. Adetleri düzenlemek, iş ve tatil programını aksatmamak, kısa süreli doğum önleme amaçlı, hastalıkların tedavisi ve adetten kesilme döneminde sıkıntıların kolay atlatılması ve menopoz sonrası hastalıkların önlenmesi amacıyla hormon kullanımı sakıncalı ve tehlikeli değildir.
  • Spor yapmak özellikle adetten kesilmeden önce yani genç yaşlarda koruyucu etkiye sahiptir.
  • Kilo almak özellikle menopoz yaşları dönemi ve sonrasında meme kanseri riskini arttırmaktadır.
  • Düzenli ve yüksek dozlarda sigara ve alkol tüketimi meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. 
  • 20 yaştan sonra her bayan düzenli olarak her ay kendini kontrol etmelidir. 30 yaşında doktor takipleri ve görüntülemelere başlanabilir ancak 40 yaştan sonra mutlaka yıllık takipler aksatılmadan devam edilmelidir. 
  • Sadece memede ele gelen kitle değil, ağrı, görüntüde değişiklik ve akıntı gibi bulguların da meme kanserinin belirtisi olabileceğini aklımızda tutmalıyız.

Meme kanseri tedavisinde elimizdeki en güçlü silahımız halen erken tanıdır. En ufak şüphe durumunda bir uzmana başvurmaktan kaçınmayalım. 

20 yaşın üstünde her kadın kendi meme muayenesini yapabilir.

Her genç kadına 20 yaşı itibariyle meme muayenesi öğretilmeli ve düzenli olarak ayda bir defa kendini muayene etmesi bir rutin alışkanlık haline getirilmelidir. Bu ilk doktor muayenesi ve eğitiminden sonra risk faktörlerin varlığı veya yokluğuna göre takip programına karar verilir. 

Kadınlar kendilerini muayene etmeyi alışkanlık edindiklerinde kendi meme dokularını tanımaya başlarlar ve sıklıkla bir hekimin muayenesinden önce kendileri anormal durumlar ve kitleleri fark ederler. Unutmayalım ki doktor muayene ederken sadece parmakları ile hisseder halbuki bir kadının kendini muayene ederken hem parmakları ve hem de memesi ile hissettiğinden yeni bir oluşumu fark etme olasılığı daha yüksektir.  

Meme muayenesi ne sıklıkla yapılmalı?

  • Çoğu zaman 30 yaşından önce bir sorun olmadan takibe gerek duyulmaz.  
  • 30-40 yaş arası takip sıklığı da yine kişisel ve ailesel faktörlere bağlıdır. 
  • Ancak 40 yaş sonrası her bayanın aylık kendini muayene etmesinin yanı sıra senelik doktor muayenesi ve görüntüleme (sıklıkla mamografi) tavsiye edilmektedir.

Kitle ağrılı olduğunda kötü değil midir?

Genel hekimlikte herhangi bir bölge veya organdaki geçmeyen ağrı mutlaka kanser şüphesi açısından değerlendirilmektedir. Uzun süren ve geçmeyen meme ağrıları, özellikle bir bölgede toplanmış (odaklanmış) ağrı varlığında doktor değerlendirmesi ve tetkik edilmeyi gerektirir. Kanser sinsi hastalıktır bu nedenle ağrı yapmaz veya ağrı var ise enfeksiyondur gibi söylem ve düşüncelerin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. 

Emziren annede kötü huylu kitle çıkmaz mı? 

Erken yaşlarda meme kanseri sıklığı daha düşüktür. Ancak çok erken yaşlarda bile her zaman risk mevcuttur. Evlenmeden önce, hamilelikten önce, hamilelik sırasında veya emzirme döneminde ortaya çıkan meme kitleleri aynı ciddiyet ile yaklaşımı hak ederler. Üstelik hamilelik ve emzirme dönemlerinde annelerin hormon salgıları geliştirme ve büyütmeye odaklı oldukları düşünülürse, bu dönemlerde kanserin daha hızlı büyüme ve yayılma tehlikesi de mevcuttur. Genç yaş, hamilelik sırasında veya emzirme döneminde fark edilen tüm meme kitleleri zaman geçirilmeden kanser olasılığı açısından değerlendirmeye alınmalıdır. 

Ailede meme kanseri yoksa risk yok mudur? 

Her yıl meme kanserine yakalanan kadınlar arasında sadece %15 oranında ailelerinde meme kanseri öyküsü mevcuttur. Yani meme kanseri tanısını alan her 100 kadından 85’inde ailesinde meme kanseri bulunmamaktadır. Aile öyküsünün olmaması takip programlarını aksatmak veya fark edilen bir kitleyi önemsememek için yeterli bir gerekçe değildir. 

Ailede meme kanseri varsa risk çok mu yüksek?

Nasıl ki ailesinde meme kanseri olmayan bir kadında meme kanseri oluşabiliyorsa, ailesinde tesadüfen ortaya çıkmış tek bir meme kanseri olgusu ile o ailedekiler ciddi risk altına girmezler. Tabii ki bu kişilerin daha dikkatli ve titizlikle kendini muayene etmeleri ve düzenli takip programlarına girmeleri gereklidir. Ancak bu ciddi bir stres kaynağı olmamalıdır.

Alilesel meme kanserinden ne zaman şüphelenilir?

Ailede birden fazla kişide meme kanseri varlığı, 

Meme kanserinin genç yaşta ortaya çıkmış olması, 

Meme kanserine yakalanan kişide her iki memede tümörün ortaya çıkması

Erkek meme kanseri varlığında ailesel meme kanserinden şüphelenilmelidir. 

Genetik test yaptırmalı mıyım? 

Meme kanseri oluşma riskinin yüksek olduğu birçok genetik yapı günümüzde tanımlanmıştır. Bir hastalığı oluşturabilecek genin varlığı o hastalığın kesin oluşacağı anlamına gelmiyor. Ancak İçsel ve çevresel koşulların uygun olması durumunda o gen deşifre olmakta ve hastalığın oluşumuna yol açmaktadır.

Tabii ki yüksek riskli kişilerin genetik danışmanlık almaları ve gereğinde meme kanseri genetik testlerini yaptırmaları tavsiye edilebilir. Ama unutmayalım ki bu testler yapıldığında her iki meme ve her iki yumurtalığın cerrahi olarak alınması işlemi gündeme gelebilir. Hasta ruhen veya sosyal nedenlerle (örneğin halen çocuk sahibi olmamış ve sahip olmak isteyen genç bir anne adayı) bunun gibi agresif bir önleyici tedaviye hazır değilse genetik testlerle güçlü kanser adayı olduğunun gösterilmesi sadece stresinin artmasına ve belki de bu strese bağlı genlerin daha erken deşifre olmasını sağlamaktadır.

Hormon kullanımı ile meme kanserine yakalanacak mıyım? 

Günümüzde ister doğum kontrolü ve ister adetten kesildikten sonra menopoz yakınmalarının azaltılması amacıyla ilaçların içindeki östrojen hormon seviyesi mümkün olduğunca düşürülmüştür. Eskiden sıklıkla kullanılan östrojen + progesteron hormon kombinasyonları meme kanseri riskini daha belirgin oranlarda arttırmakta idi. Üstelik 2 yıldan kısa süreli kullanımda hastalık yapıcı etki gösterilmemiştir. Bu tedaviler menopoz sonrası kemik erimesi ve kalp ve damar hastalıklarının oluşma riskini ciddi oranlarda azaltmaktadır. Doktor denetiminde ve düzenli meme kontrollerinin yapılması koşulu ile bu tedaviler kullanılabilirler.

Mamografiden alınan radyasyon kanser yapar mı?

Lenfoma ve diğer çocukluk ve gençlik çağı kanserlerinin tedavisi amacıyla genç yaşlarda göğüs bölgesine alınan radyoterapi (ışın tedavi) ileriki yaşlarda meme kanseri riskini arttırmaktadır. Ancak yetişkinlik çağı radyoterapi için aynı risk ispatlanmamıştır. Üstelik yılda bir defa çekilecek ve meme kanserinin erken tanısını koymada altın değerinde olan mamografiden alınan radyasyonun böyle bir risk oluşturmadığı kabul edilmektedir.

Cicidoktorum diyor ki

Meme kanserinde artık yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz.
Yeter ki tanıda geç kalmayın.

Genel Cerrahi Uzmanı

Start typing and press Enter to search