Oyun da Çocuk Hakkıdır
İnsan hakları kavramı, kişi gruplarının çeşitliliği ve bu çeşitliliğin getirdiği farklı hak ve ihtiyaçların ortaya konulmasıyla evrilmiş ve evrilmekte olan bir içeriğe sahiptir. Hak öznelerinden biri olan çocuklar da benzer şekilde geniş bir yelpazede düşünülmelidir.
18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Çocuklarımız da doğmakla bu hakların bir öznesi haline gelirler ve 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Bu haklar en temelde, çocuğun yaşaması ve gelişmesi için azami çaba gösterilmesi ve çocuğu ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yüksek yararının esas alınması gerekliliğini esas alır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi
En fazla devlet tarafından imza edilmiş uluslararası sözleşme olan, 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Türkiye’nin iç hukukunda doğrudan uygulanabilir durumdadır.
Belki en başta hatırlamak gerekir ki, çocuk hakları her çocuğa ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle ayrım yapmaksızın tanınmak zorundadır.
Her çocuk gelişmesi için gerekli hayat şartlarına sahip olmalıdır.
Her çocuk bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine sahip olmalıdır. Çocuğun gelişmesi için gerekli hayat şartlarının sağlanması sorumluluğu; sahip oldukları imkânlar ve mali güçleri çerçevesinde öncelikle çocuğun ana-babasına veya çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere düşmektedir. Devletler, ana-babaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alıp ve gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygulamakla yükümlüdür.
Her çocuğun eğitim hakkı vardır.
Sözleşme, hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılmaması gerektiğini; çocuğun eğitim hakkını ve bu hakları fırsat eşitliği temeli üzerinde gerçekleştirilmesi gerektiğini; çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklerinde bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını; çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını; çocuğun kendisi ile ilgili kararlarda görüş bildirebilmesini, düşüncesini özgürce açıklayabilmesini ve bu görüşün dikkate alınmasını kabul etmektedir.
Her çocuğun özgürce düşüncelerini açıklama hakkı vardır.
Bu haklar arasında zaman zaman biz yetişkinlerin göz ardı ettiği ancak evrensel hukukun altını çizdiği çocukların kendileri ile ilgili kararlara katılma ve özgürce düşüncelerini açıklama hakkına bugünün şartlarında özel bir önem atfetmek gerekir. Tüm dünya çocuklarının beslenme, barınma, eğitim gibi en temel ihtiyaçlarının halen giderilemediğini düşündüğümüzde bu konu ikincil bir başlık gibi görülebilir. Ancak bugünün çocuklarının sahip oldukları farkındalık önceki nesillerle kıyaslamayacak kadar gelişmiştir. Bu farkındalık kendilerinden önceki nesillere göre fikir ve düşüncelerini açıklamak konusunda çocukları daha cesur kılmaktadır. Bu noktada biz yetişkinlerin de geleceğin dünyasını çocukların inşa edeceğini, bugünün çocuğunun yarının yetişkini olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmekte, çocukların yaşamak istedikleri dünya için sahip olmaları gereken sorumluluk bilincine katkı sunmamız gerekmektedir.
Cicidoktorum Diyor ki!
İnsan haklarından söz edebilmek için önce “Çocuk Hakları”ndan başlamak gerekir.