Dayak! Cennetten Çıkma mı?

Aile içi şiddet nedir?

Aile üyelerinden birinin diğerini duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak izole etmesi ve maddi açıdan kontrol etmesi ya da yoksun bırakması gibi davranışları içerir. Ülkemizde ne yazık ki sıklıkla gördüğümüz aile içi şiddet vakalarında ebeveynin çocuklarına yönelik şiddet davranışlarına da sıklıkla rastlamaktayız. 

Aile içi ve çocuğa şiddetin araştırıldığı çalışmaların sonuçlarına göre;

*Ebeveynlerin %74’ünün eğitsel sebepler için ya da çocuğun öfkelendirici bir davranışına tepki olarak şiddetin en az bir biçimine (fiziksel ya da duygusal) başvurduğu,

*Ebeveynlerin %23’ünün tokat, çocuğun üzerine bir şeyler fırlatma, itekleme, sarsma, saçından/kulağından çekme gibi “hafif” fiziksel şiddete başvurduğu, 

*Sadece %1’lik bir kesim yumruk atma, bir şeyle vurma, tekmeleme, sürükleme, dövme, boğazını sıkma, bir tarafını yakma, bıçak ya da ateşli silah kullanma tehdidi ya da bunların fiilen kullanılması gibi “ileri derecede” şiddete başvurduğunu bildirilmektedir.

Dayak çözüm mü?

“Bir kere dövdüm kendine geldi, bir daha yapmadı.” diyen anne babaların günümüzde halen varlığını sürdürüyor olması oldukça üzücü ve düşündürücüdür. 

Peki dayak çözüm mü? İlk bakışta problemi sonlandırdığı için bir çözüm olarak görülse de geçici ve yıkım dolu bir çözüm olduğu asla unutulmamalıdır. Bir şekilde o an sorunu dayak ile geçici bir şekilde çözdüğümüzde, aslında çocukta nasıl bir yıkıma sebep olduğumuzu fark etmeliyiz. Her ne sebeple olursa olsun çocuğunuza şiddet uyguladığınızda, sorunu çözmüş değil; çocuğu korkutmuş, duygularını bastırmış, sorununu ifade edemez hale gelmesini sağlamış olursunuz. 

Şiddet gören çocuk şiddet uygulayan yetişkine dönüşebilir.

Hiçbir şeye karşı çıkmayan, her şeye boyun eğen, dayağı normalleştiren çocuk bir süre sonra şiddet gören değil şiddet uygulayan konumuna geçecektir. Şiddet çocuğu sadece sindirir, sadece korktuğu için o davranışı yapmayı bırakır, ama o davranışı neden yapmaması gerektiğini asla öğrenemez. Yapılan hata ile verilen ceza arasındaki neden-sonuç ilişkisini tam olarak kurulamadığından kendini ifade edemez ve öfke ve kin dolu bir çocuk olur. Çünkü çocuklar hayatı öncelikle ebeveynleri ile kurdukları ilişki sayesinde öğrenir. Şiddet olan bir evde büyüyen çocuk, ev dışında ve okulda şiddet uygulamaya başlar ve bu onun için doğaldır. Şiddet olan bir evde büyüyen çocuk sorunlu bir yetişkinliğe de sahip olacaktır. Korku dolu şiddet mağduru bir çocukluk, korku saçan şiddet uygulayan bir yetişkinlik demektir. Dayak ve baskıya maruz kalan çocukların ileriki yıllarda depresyon, kişilik bozukluğu, uyuşturucu kullanımı ve kaygı bozukluğu gibi sorunlarla karşılaşacağı da unutulmamalıdır.

Sorun odaklı olmak yerine çözüm odaklı olmak gerekiyor.

Ebeveynler, çocukları doğduğu andan itibaren onlara karşı sabırlı, ilgili ve özverili davranmalıdır. Bu durum, özellikle sıkıntılı, stresli, yorgun ya da üzgün hissedilen zamanlarda ya da çocuğun bakımında anne babaya destek olacak biri olmadığında zorlaşabilir. Her ebeveyn bazen zor günler geçirebilir ya da sıkıntılarının acısını çocuklardan çıkardıkları zamanlar olabilir. Bu, onların iyi ebeveynler olmadıklarının göstergesi değildir. Ancak sorun odaklı olmak yerine çözüm odaklı olmak gerekir. 

Çocuğunuzun amacı sizi kızdırmak değil!

Çocukların dürtülerinin gösterdiği yola doğru gittiği ve amaçlarının anne- babalarını zorlamak ya da kızdırmak olmadığı bir gerçektir. Çünkü çocuklar bir yetişkin gibi düşünemediklerinden ve isteklerini erteleme becerisi henüz gelişmediği için uygun sorun çözme becerilerini bulmakta zorluk çekerler. Anne baba olarak yapmanız gereken öncelikle içinizdeki daha sakin olan ebeveyni aktif hale getirmenizdir. 

İçinizdeki sakin ebeveyni öne çıkarın.

Çocuğunuza karşı kontrolünüzü kaybedeceğinizi hissettiğiniz zamanlarda derin bir nefes almak ve içinizden 10’a kadar sayarak nefesinize odaklanmak sizin için sağlıklı bir yöntem olacaktır. İmkânınız varsa kısa süreliğine de olsa ortamdan uzaklaşmak ve sakinleşene kadar beklemek de iyi gelecektir. Hemen ardından çocuğunuzla aşırı tepki vermeden yaşadığınız soruna yönelik uygun sorun çözme fikirleri sunmak faydalı olacaktır. Örneğin, ısrarla kağıtlara değil, duvarlara resim çizmek isteyen çocuğunuza bağırmak ve fiziksel bir tepki göstermek yerine, “duvarlar resim çizmek için uygun değil, bana başka nerelere resim çizebileceğimizi gösterir misin?” diyerek akılcı sonuçlara ulaşmasını sağlayabiliriz.

Çocuğunuzdan özür dilemekten korkmayın.

Hata yaptığında bile onun yanında olacağınızı hissettirmeniz onu her zaman güçlü ve özgüvenli kılacaktır. Eğer kontrolünüzü kaybedip istemediğiniz bir şeyi öfkeyle çocuğunuza söylerseniz de asla özür dilemekten korkmayın. Bu şekilde çocuğunuz yetişkinlerin de hata yapabileceğini ve bunu açıklayabileceklerini görür ve bunu görmesi ve öğrenmesi çocuğun kişilik gelişiminde oldukça fayda sağlayıcıdır. Sonuç olarak, çocuğunuz, ne kadar söz dinlemez olursa olsun, onu doğru olana yönlendirmenin başka yolları da var. Dayak bir mecburiyet değil, sadece bir seçimdir.

Cici doktorum diyor ki!

Annesinden dayak yediği halde, çocuk yine anne diye ağlar.

Çocuk ve Ergen Psikoloğu

Start typing and press Enter to search