Korkulan Hastalık Kanser ve Beslenme
Bilimsel açıdan bakıldığında bu başlık çok ciltli bir kitap serisinin konusudur. Dolayısıyla bu kısa yazının amacı kanseri önlemede veya tedavisinde etkin beslenme konusunda ipuçları vermek değil, konunun genişliği ve okurlarımızın düşmemesi gereken hataları vurgulamaktır. Yani burada bir reçete veya tıbbi önerilerden ziyade beslenmeye karşı bakış açımız tartışılacaktır.
Kanser hastalığı vücudumuzda yabancılaşmış ve çok yüksek büyüme ve üreme potansiyeline sahip hücrelerin kitleler oluşturarak ve yayılarak hem organlarımıza zarar vermeleri ve hem de hayatımızı devam ettirmek için gerekli olan enerjimizi tüketerek aslında bizi açlıkla karşı karşıya bırakan bir durumdur.
Kanserin ortaya çıkışı genetik yapıya, ailesel etkiye, çevresel koşullara, tıbbi geçmişe, radyasyona, coğrafik yaşam alanına, alınan ilaçlara, tüketilen ve maruz kalınan kimyasallara, ilaçlara, hormonlara, zihinsel ve psikolojik faktörlere, fiziksel ve ruhsal strese bağlı olabilir.
Vücudumuzdaki hücrelerin çeşitliliğinden çok daha fazla çeşitlilikte kanser türü ve her birinin kendine özel gelişme koşul ve zeminleri mevcuttur.
Farklı doku ve hücre tiplerinin kanserleşmelerine yol açan ve günümüz modern tıp bilimi tarafından bilinen çeşitli faktörler mevcuttur. Kuşkusuz bu faktörlerden bazıları gıda ile alınabilecek bazı kimyasallardır. Kimi kanser mikrop ve virüslerin vücudumuza yerleşmesi ile ortaya çıkar. Başka türler sigaraya, alkole veya başka kimyasallara maruz kalmak sonucunda ortaya çıkar. Stres, endişe, korku ve benzeri negatif duygular başka yollar ile kanser hücrelerin oluşumuna yol açabilirler.
Bu kadar çeşitlilikte yollarla oluşabilen ve kendisi de çok çeşitli türlerde olabilen kanserin tek bir çeşit beslenme ile ortaya çıkması veya önlenebilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Her gün bir demet şu sebze veya bir tutam bu baharattan tüketmek sizi kanserden koruyacak gibi bilgilerin bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kanserin ortaya çıkmasından sonra da uzmanlar tarafından önerilen ve o kansere yönelik yardımcı olabilen beslenme tarzları mevcut ancak bir beslenme çeşidinin kanseri tedavi edebileceği ne yazık ki gerçek değildir.
Dünyanın çeşitli üniversiteleri tarafından farklı genetik yapıya insanlar üzerinde çeşitli kanser türleri üzerinde yapılan sayısız çalışma ve bunların sonucunda çıkan çok çeşitli öneri ve reçeteye internette ve kitaplarda rastlayabilirsiniz. Ancak tekrar söylemek gerekir ki bölgeye özel, genetik yapıya özel ve hatta kişiye özel önerilere inmediğimiz sürece genel bilgilerle kanserin tedavisine katkıda bulunamayız.
Genel olarak bazı tavsiyelerde bulunabiliriz. Sigara ve diğer tütün ürünleri (elektronik sigaralar dahil) başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanserin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Şişmanlık diğer birçok hastalığa neden olabildiği gibi bazı kanser türlerinin oluşumunda da rol oynamaktadır. Taze sebze ve doğal besinlerden fakir, eskitilmiş, tütsülenmiş ve kimyasal madde katkılı beslenme tarzı bazı kanser çeşitlerinin oluşumunda rol oynamaktadır.
Burada sağlık beslenme adı altında hayatın gerçeklerini ıskalamak, organik beslenmeye takıntı gibi sarılmak, sadece iyi ve taze besin tüketmek amacıyla strese girmek, çevreyi strese sokmak, hayattan zevk almamak ve ruhsal yükü ağırlaştırarak da kişi kendine zarar verebilir ve hatta kanserin oluş mekanizmalarından biri olan stresi tetikleyebilir.
Bazı kanser türleri hormonlarla beslenmekte ve o kanserlerin gelişmelerini engellemek veya tedavilerine katkıda bulunmak için uzmanlar tarafından kişiye özel diyet programları tavsiye edilebilir. Bu çerçevede tavsiye edilen veya yasaklanan besinler tüm insanlık için mutlaka alınması veya alınmaması gereken gıdalar olarak etiketlenmemelidir.
İyileşmeyi, güçlenmeyi ve gelişmeyi sağlayabilecek bazı besin türleri ve takviye gıdalar kanserin beslenmesi ve gelişmesine yol açabildiğinden uzmanların tavsiyesini almadan her birey için uygulanmamalıdır.
Kanser hücrelerinin mikroskobik yapıları gereği beslenmeleri ve metabolizmaları normal vücut hücrelerimizden farklıdır ve dolayısıyla farklı besin ve enerji kaynaklarını kullanmaya daha yatkındırlar. Örneğin bazı çeşit kanserler şeker maddesi ile daha kolay beslenmekte ve tedavi süreçlerinde tüketilen şekeri azaltmak daha iyi sonuç elde etmek için katkıda bulunabilir. Ancak bu ne şekerin kanser yaptığı anlamına gelir, ne de bizi şeker tüketmemekle kanseri tedavi edebileceğimiz sonucuna götürebilir.
Kuşkusuz taze ve doğal gıdalarla beslenme, katkılı ve hormonlu besinlerin daha az tüketilmesi, fabrika ürünü ve koruyucu maddelerden zengin beslenme tarzından mümkün olduğunca uzak durmak, hayvansal ve bitkisel besin kaynakları arasındaki dengeyi bozmamak ve kanserojen maddelerden uzak durmak bu hastalığın önlenmesi ve tedavisinde etkilidir.
Cici doktorum diyor ki!
Erişkin yaş grubunda her yıl 100 000 kişiden 150-300 kişi kansere yakalanmaktadır.