Deprem Sonrasında Görülebilecek Enfeksiyon Hastalıkları
Deprem gibi doğal afetler insanoğlunun doğal afet yaşanmaya uygun yerlerde de yaşaması nedeniyle sık görülen afetlerdir. Özellikle ülkemiz deprem kuşağında yer alması nedeniyle ne yazık ki birçok bölgede depremle karşılaşabiliyoruz.
Deprem sırasında elbette ölüm ya da yaralanma enfeksiyon hastalığı sebebiyle değil, binanın kişinin üzerine çökmesi, ezilme, çarpma gibi durumlarla olur. Ancak hayatta kalan kişilerin yaşadıkları zor koşullar sebebiyle enfeksiyonlarla karşılaşması muhtemeldir. Bunun sebebi kötü hijyen koşulları, alt yapının bozulması, kalabalık küçük alanlarda yaşamak zorunda kalmak ve tabii ki strese bağlı bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır.
Deprem sırasındaki yaralanmalar sebebiyle ilk 4 günde yara enfeksiyonları görülebilir. Bu sebeple küçük bir yara bile olsa temizlenmeli, tetanoz aşısı ve tetanoz immunglobulin için hekim tarafından değerlendirilmeli, gerekirse kirli dokular alınmalı, gerekirse antibiyotik başlanmalıdır. İlk aşamada yara temizliği yapılacaksa, nehir, dere ve deniz suları kirli olabileceği için kullanılmamalıdır. Yaranın enfekte olmaması için ilk 6 saat içinde hızlıca hekim tarafından değerlendirilip gerekenlerin yapılması önemlidir.
Sonraki günlerde ise kirli sular ve yiyeceklerle bulaşan, solunum yolu ile bulaşan ve kemirgenlerle bulaşan salgın hastalıklar görülebilir.
El hijyeni:
COVİD-19 pandemisinde önemini öğrendiğimiz el hijyeni uygulaması deprem sonrası da enfeksiyon hastalıklarının gelişimini ve yayılmasını önler. Ellerimizi temiz su ve sabunla tuvaletten sonra, yemek hazırlamadan önce, yemek yemeden önce, ellerde gözle görünür kir varlığında, öksürük hapşırdıktan sonra mutlaka yıkamalıyız. Ellerimizde gözle görünen kirlenme yoksa alkol içeren el dezenfektanları ile ellerimiz 20 saniye ovalamamız da son derece etkilidir.
Kirli sularla bulaşan enfeksiyon hastalıkları:
Kirli sular ve yiyeceklerin tüketilmesi ile ishal, kolera, dizanteri, hepatit A gibi hastalıklar görülebilir. Kanalizasyon suyunun şebeke suyuna karışması sebebiyle musluklardan kirli su akması muhtemeldir. Bu sebeple bu suların kullanılmaması; içme ve kullanım sularının temiz olması gerekir. Eğer içmek için ambalajlı kapalı şişelerde suya ulaşılamıyorsa, su 10 dakika kaynatılıp soğutulup tüketilebilir. Ya da hem içme hem de kullanım suları için klor tabletler ve çamaşır suyundan yararlanılabilir. İçindeki klor miktarına göre içme ya da kullanım suyuna çamaşır suyu eklenerek kullanılabilir. Genelde evde kullandığımız çamaşır sularında %4 oranında klor bulunur. 1 litre suya %4 klor içeren klasik çamaşır suyundan 3 damla koyarak diş fırçaladığımız, meyve sebze yıkadığımız suları hazırlayabiliriz.
Temiz su kadar güvenli gıda kullanımı önemlidir. Sebze meyve dışındaki gıdalar iyice pişirilerek tüketilmeli ve güvenli ısılarda saklanmalıdır. Çiğ gıdalar, pişmiş gıdalardan ayrı tutulmalı ve aynı yüzeylerle temas ettirilmemelidir.
Yüzey ve malzemelerin temizliği için klasik çamaşır suyu, kolay ulaşılabilen ve güvenli bir dezenfektandır. Kirli bölgenin önce su ve sabunla temizliği yapılmalı, klasik ev tipi çamaşır suyu ile silinip kurumaya bırakılmalıdır. Çamaşır suyu kullanırken eldiven kullanılmalı, diğer temizlik malzemeleri ile karıştırılmamalı, göze temas etmemeli ve solunmamalıdır. Kullanırken havalandırmaya dikkat edilmelidir.
Elbette su ve yiyeceklerle bulaşan oral-fekal denilen enfeksiyonların bulaşının engellenmesi için en önemlisi, bölgede yerleşimleri ve donanımları uygun olan, atıkları doğru şekilde uzaklaştırılan tuvaletlerin sağlanması ve tuvalet sonrası kullanılabilecek temizlik malzemelerinin olmasıdır.
Solunum yolu enfeksiyonları:
Deprem sonrasında çadır, konteyner, spor salonu gibi alanlarda kalabalık, havasız şartlarda yaşamak zorunda kalmak solunum yolu ile bulaşan enfeksiyonların da kolayca yayılmasına sebep olur. Bu hastalıklar influenza (grip), COVID-19, RSV, pnömoni (zatürre) olabilir. Bu hastalıklardan da korunmak için birinci kural uygun el hijyeni sağlanmasıdır. Hasta kişiler öksürük veya hapşırma sırasında ağız ve burnunu kağıt mendille kapatmalı, sonrasında bu mendili çöpe atmalı, kağıt mendil yoksa ağzı ve burnunu kollar ile kapatıp, sonrasında el hijyeni sağlanmalıdır. Kalabalık ve kapalı ortamlarda, özellikle de hasta bir kişi varsa onun yanında ağız ve burnu kapatacak şekilde maske kullanılmalıdır.
Nezle, grip gibi hastalığı olan kişiler mümkün olduğunca diğer kişilerle yakın temastan (1.5-2 m) kaçınmalı, kalabalık ortamlarda ağız ve burunlarını kapatan bir maske kullanmalıdır. Bardak, kaşık, çatal, bıçak, havlu, diş fırçası gibi malzemelerin ortak kullanımından kaçınılmalıdır.
Kapalı ve kalabalık ortamlar nedeniyle bulaşabilecek deri enfeksiyonları
Uyuz, bit gibi bazı mikroplar kalabalık içinde ve hijyen koşulları iyi olmadığında kolayca salgınlara sebep olabilir. Uyuz mikrobu insandan insana direk temasla veya kıyafetler, yatak, battaniye, çarşaf gibi malzemelerin ortak kullanımı ile bulaşabilir. Kaşıntıya sebep olur. Hasta ve temaslı kişileri tedavi ederek, giysi ve eşyaları 600C’de yıkayarak, malzemelerin ortak kullanımından kaçınarak bulaşı engelleyebiliriz.
Deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde tarih boyu sürekli olan depremler olmuş ve olmaya devam edecektir. Bunlara hazırlıklı olmak, deprem sonrasında gelişebilecek enfeksiyon hastalıkları için yeterli bilgi ve malzemeye sahip olmak felaketin boyutunun küçülmesini sağlayabilir.
Geçmiş olsun dileklerimle…
cici doktorum diyor ki…
Deprem sonrası enfeksiyonlar en önemli artçılardır.