Depremzede Çocuklara Koruyucu Aile Olmak
Türk Hukukunda Küçüklerin Evlat Edinilmesine İlişkin Hükümler Ve Koruyucu Aile Yönetmeliği
06.02.2023 tarihinde meydana gelen, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizi etkileyen depremde çokça sayıda insanımız hayatını kaybetti. Felaketin büyüklüğünü günden güne daha iyi anladık, daha çok yaşadık ve daha çok içimizde hissettik. Hepimiz deprem bölgelerinde olan insanlara yardım edebilmek ve en azından asgari ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına elimizden geleni yapmaya çalıştık ve yapmaya da devam edeceğiz; asıl mücadelenin yeni başladığını ve bunun uzun ve zor bir süreç olduğunu, yardımlarımızın devamlılık arz etmesinin gerekliliğini unutmadan..
Hiç şüphesiz ki hepimizin en çok içini acıtan, enkaz altında kalan çocuklarımız ile kurtarmayı başardığımız ancak ailelerini kaybetmiş olan çocuklarımız oldu.. Kurtarmayı başardığımız ancak anne ve babasız kalan çocuklarımızın bundan sonraki hayatlarını düşünmek ve şekillendirmek de yine bizlerin elinde. Yapabileceklerimizin arasında koruyucu aile olmak ve evlat edinmek de olduğu için bu iki başlığı yeniden ele almakta fayda görüyoruz.
Evlat Edinmenin tam karşılığı, durumu evlat edinmeye uygun olan çocuk ile yine durumu evlat edinmeye uygun olan kişi yada kişiler arasındaki hukuki bağın kurulmasıdır. Bu bağlamda, biyolojik ailesiyle yaşama imkânı olmayan ya da biyolojik ailesiyle yaşaması uygun görülmeyen çocuklar için uzun süreli bakım modeli olan evlat edinme hizmeti sağlanmakta, evlat edinmede aracılık hizmeti kamu hizmeti olarak ele alınıp devletin gözetim ve denetiminde yapılmaktadır. Bu hizmet sayesinde çocuklar kalıcı aile ortamına kavuşmaktadır. Diğer bir deyişle, evlat edinme yoluyla biyolojik kökene bağlı çocuk-ebeveyn ilişkisi haricinde de çocuk-ebeveyn ilişkisi tesis edilmektedir.
İlgili kurum aracılığı ile evlat edinme başvurularında, uygun görülenlerin başvuruları sıraya alınır. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, varsa kardeşi ile birlikte istenmesi gibi özellikler sıralamayı belirlemede kilit rol oynamaktadır. Özellikle evlat edinilecek çocuğun kardeşi ile birlikte evlat edinilmesinde çocukların yüksek yararını gözetebilmek için sıralamaya bağlı kalınmamaktadır. Çünkü aslolan kardeşlerin birlikte evlat edinilmelerinin sağlanmasıdır. Bu mümkün olmadığı hallerde kardeşleri görüştürecek kişi/kişilerin yanına çocukların yerleştirilmesine ve birbirlerine yakın yerleşimlerin seçilmesine özen gösterilmektedir.
Türk Hukukunda küçüklerin yani 18 yaş altı bireylerin evlat edinilmesine ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nun 305 ila 312. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun hükümleri uyarınca;
- Bir küçüğün evlat edinilmesi için evlat edinen tarafından en az 1 yıl süre ile bakılmış ve eğitilmiş olması gerekmektedir.
- Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi gerekmektedir.
- Eşler, ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler. Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir. Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir.
- Evli olmayan bir kişinin de tek başına evlat edinebileceği hususu kanun ile belirlenmiştir. Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlat edinebilir.
- Evlat edinilen küçüğün, evlat edinenden en az on sekiz yaş küçük olması şarttır.
- Ayırt etme gücüne sahip olan küçük, rızası olmadıkça evlat edinilemez. Bu demektir ki 5 yaşında bir çocuğun bu husustaki rızasına başvurulmaz iken 15 yaşında bir çocuğun rızasının olup olmadığı hususu önem arz etmektedir. Vesayet altındaki küçük, ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bakılmaksızın vesayet dairelerinin izniyle evlat edinilebilir.
Tüm bunlarla birlikte bir diğer unsur da evlat edinmenin, küçüğün varsa/hayatta ise anne ve babasının rızasını gerektirmesidir. Rıza, küçüğün veya anne ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir. Evlat edinme işlemlerinde görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesine başvuruda bulunulur.
Velayet altında olup evlat edinilecek olan küçük ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu’nun 311. ve 312. maddelerindeki saklı haller haricinde Türk Medeni Kanunu’nun 309. maddesi gereğince küçüğün biyolojik anne ve babasının rızası alınmalıdır. Kanunun “rızanın aranmaması” başlıklı 311. Maddesinde;
Aşağıdaki hallerde ana ve babadan birinin rızası aranmaz;
1. Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa,
2. Küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa. Hükmü bulunmaktadır.
Yine Türk Medeni Kanunu’nun 312. maddesine göre; Küçük, gelecekte evlât edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlât edinenin veya evlât edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hâllerde, bu konudaki karar evlât edinme işlemleri sırasında verilir. Ana ve babadan birinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmemesi sebebiyle rızasının aranmaması hâlinde, bu konudaki karar kendisine yazılı olarak bildirilir.
Kanun koyucu, özellikle Miras Hukuku çerçevesinde evlat edinilen çocuğun haklarını korumak için ayrıca düzenlemelere yer vermiştir. Evlatlığın miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca evlatlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne işlenir. Dolayısıyla, SON ZAMANLARDA HUKUKÇU OLMAYAN KİŞİ/KURUMLAR TARAFINDAN AKSİ İDDİA EDİLSE DE, evlat edinilen, hem evlat edinen ailesine hem de biyolojik ailesine mirasçı olabilecektir. Yine son zamanlarda karşılaştığımız kötü niyetli bir takım söylemlere karşı belirtmekte fayda görüyorum ki, Türk Medeni Kanunu’nun 129. Maddesine göre evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında EVLENME YASAĞI SÖZ KONUSUDUR.
Bu çerçevedeki bir diğer önemli husus da koruyucu aile olmaktır. Yürürlükte bulunan Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin amacı, korunmaya muhtaç çocukların korunmalarını gerektiren süre içerisinde aile ortamında yetiştirilmesine yönelik koruyucu aile hizmetlerinin uygulama esaslarını, Bakanlık ile koruyucu ailenin yetki ve sorumluluklarını belirlemek, hizmetin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.
Koruyucu aile hizmeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca belirlenen esaslar çerçevesinde Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda il müdürlüklerinde oluşturulan komisyonlar ile bu hizmet kapsamında görevlendirilen sosyal çalışma görevlisi tarafından yürütülür. Haklarında acil korunma veya bakım tedbiri alınması zorunlu görülen çocuklar, öncelikli olarak koruyucu aile yanına yerleştirilir. Çocukların uygun koruyucu aileler ile eşleştirilmesi, koruyucu aile hizmetinin amaçları ve esasları kapsamında il müdürlüğünde oluşturulan komisyonca değerlendirilir.
Koruyucu ailenin;
a) Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de sürekli ikamet etmesi,
b) 25-65 yaş aralığında bulunması,
c) En az ilkokul düzeyinde eğitim almış olması,
ç) Düzenli gelire sahip olması, gerekmektedir.
Uzmanlaşmış koruyucu aileler ile geçici koruyucu aileler için birinci fıkranın (a), (b) ve (ç) bentlerine ek olarak; bu kapsamdaki çocuklara yardımcı olabilecek Bakanlıkça belirlenen lisans eğitimi almış veya eşlerden biri en az ilköğretim düzeyinde olmak üzere temel ana-baba eğitimleri, koruyucu aile birinci ve ikinci kademe eğitimlerini almış olmak gerekir. Başvuru sahipleri evli iseler eşleriyle birlikte, koruyucu aile olmak üzere yerleşim yerlerindeki il müdürlüklerine başvurabilirler. Başvuru ve çocuğun aile yanına yerleştirildiği tarih itibarıyla yukarıda bahsedilen yaş aralığında olmak gerekir. Akraba veya Yakın Çevre Koruyucu Aile Modeli hariç olmak üzere çocuk ile koruyucu aile olacak eşlerden yaşı küçük olan arasındaki yaş farkı on sekiz yaştan az olamaz.
Öncelikle akrabalara ya da belli bir süredir devam eden ana-baba-çocuk ilişkisinin kurulduğu yakın çevre ailelerden uygun olanlara koruyucu aile olmaları yönünde teklifte bulunulur. Bu kişilerin koruyucu aile olmak istemesi durumunda, yapılacak sosyal inceleme sonucuna göre Komisyon tarafından uygun görülmesi halinde yaş ve eğitim şartı aranmaz.
Koruyucu aile adaylarının yaşı değerlendirilirken, çocuğun yaş dönemine uygun davranış gösterebilme becerisi ve çocukla aralarında birebir ebeveyn-çocuk ilişkisi sağlanması esasları göz önünde bulundurulur.
Koruyucu aile olacak kişiler ve varsa birlikte yaşadığı kişilerden, çocuğun yüksek yararından hareketle; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile millete ve devlete karşı suçlar, topluma karşı suçlar, kişilere karşı suçlar ile uluslararası suçlardan ve çocuklara yönelik işlenen istismar suçlarından mahkûm olmadığına dair adli sicil belgesi talep edilmektedir.
Ayrıca, koruyucu aile olacak kişiler ve varsa birlikte yaşadığı kişilerin, çocuğun bakımını, psiko-sosyal gelişimini ve eğitimini etkileyecek ya da çocuğa zarar verecek düzeyde fiziksel engeli, ruhsal rahatsızlığı ve bulaşıcı hastalığının olmadığını gösteren, Devlet ya da üniversite hastanelerinin ilgili bölümlerinden alınan doktor raporu, gerekli görülmesi halinde kişinin sağlığına, devam eden hastalığına veya bağımlılığına ilişkin ayrıntılı rapor talep edilmektedir.
Koruyucu aile olmanın evlat edinmeden farklı olduğu bilinen bir gerçektir. Özetle evlat edinmede çocuğun velayeti sizdedir, sizin soyadınızı taşır ve yasal varisiniz olur. Koruyucu aile çocuğun velayetinin biyolojik ailede olduğu, ama sizin aile ortamınızda, aynen sizin çocuğunuz gibi birlikte yaşadığınız bir sistem, bir modeldir. Eğer koruyucu aile olarak bir çocuk sizinle yaşarken evlat edinilebilir statüsüne geçerse ve şartları oluşmuş ise o çocuğun evlat edinme hakkı sizde olacaktır. Ayrıca çocuk 18 yaşına geldiğinde kendi tercihi yapabilir ve sizin nüfusunuza geçebilmesi de mümkündür.
Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak yetişmesi hepimizin ortak gayesi ortak derdi olmalıdır. Ne kadar az çocuk devlet korumasında kalırsa ve ne kadar çok çocuk sağlıklı bir aile ortamında yetişirse, toplumun da o kadar sağlıklı olacağı bir gerçektir. Unutmamak gerekir ki, depremde ailesini kaybeden çocuklarımızın hayatlarına dokunabilmek, onları koruyabilmek, aslında toplumun geleceğini şekillendirmek ve geleceğimizi aydınlatmaktır.
cici doktorum diyor ki…
Depremzede çocukların ivedilikle koruyucu aileler ile buluşturulması çok önemli.
Prosedürleri bırakın lütfen!