SİBO Olabilirsiniz
Mide – bağırsak sisteminin sağlığımız için ne denli önemli olduğunu gösteren veriler her geçen gün artmaktadır. Mide ve kalın bağırsak daha kolay değerlendirebildiğimiz ve fonksiyonları açısından daha uzun süredir bilgi sahibi olduğumuz organlarımızdır. İnce barsaklar ise sindirim ve emilim fonksiyonu dışında salgı, üretim ve sahip olduğu lenfoid ağ ile bağışıklık sistemimiz açısından farklı görevleri olan, hastalıkları ve tetkiklerinin nispeten zor olduğu organımızdır.
Barsak mikrobiyatası ve sağlığımız üzerindeki etkileri gittikçe önem kazanan bir konudur. İlaç kullanımı, yaşlılık, sağlık durumu, beslenme şeklimiz gibi faktörler mikrobiyotamızı değişikliğe uğratmaktadır. Normalde ince bağırsaklarımızda belirli tür ve sayıda yararlı bakteri vardır. Bakteri sayısı kalın bağırsak kadar çeşit ve çoklukta değildir. Bu bakteriler ince bağırsağın vitamin B12 gibi emilim, kısa zincirli yağ asidi üretimi, vitamin K sentezi, bağışıklık için immuglobulin A üretimi gibi pek çok fonksiyonda önemli rol oynarlar.
SİBO (İnce Bağırsakta Aşırı Bakteri Çoğalması)
İnce bağırsakta olmaması gereken bakteri türlerinin varlığı ve aşırı çoğalmasına SİBO (İnce Bağırsakta Aşırı Bakteri Çoğalması) adı verilir. İnce bağırsağa geçen mide asidi, safra ve pankreas sindirim enzimi miktarı, bağırsak hareketinin düzeni, kalın bağırsakla ince bağırsak arasında bariyer görevi gören çekum kapak sistemi, ince bağırsağın bağışıklık sistemi SİBO ya karşı koruma mekanizmalarını oluşturur. Bu mekanizmalar bozulduğunda ince bağırsaktaki değişen bakteri sayı ve türü gıdaların parçalanmasında farklı ürünlerin oluşmasına neden olur.
SİBO en sık irritabl barsak sendromu ile karışıyor
SİBO genç ve erişkin yaş grubunda da gelişmekte olup ilerleyen yaşla birlikte yakınmaya neden olma sıklığı artmaktadır. Birçok hastanın bulguları irritabl barsak sendromu ile karışmakta olup %78 hastada iki hastalık birlikte bulunmaktadır. Hastalar bulantı, şişkinlik, karın ağrısı, ishal ya da kabızlık, vitamin eksikliği, zayıflık gibi sindirim sistemi şikâyetlerine sıklıkla sahiptir. Ancak; yorgunluk, baş ağrısı, anksiyete, depresyon, ciltte sivilcelenme, roze, eklem ağrısı gibi yakınmalar da sıklıkla görülmektedir. Hastada sıklıkla A,D,E ve vitamin B12 eksikliği gelişirken, beraberinde kalsiyum, magnezyum ve demir gibi mineral eksikliği gelişmektedir. Bakteriler folik asit ve K vitamini sentezlediğinden bunların eksikliği olmaz. Diğer taraftan sayısı artan ve cinsi değişen bakteriler ince bağırsak duvarına zarar verip kana geçmemesi gereken toxinlerin dolaşıma katılmasına neden olmakta ve böylelikle sistemik hastalık sıklığında artışa neden olmaktadır.
SİBO için risk faktörleri nelerdir?
SİBO, mide asidinde azalma ( sıklıkla mide koruyucu adı altında PPİ kullananlar) , hassas barsak sendromu, crohn hastalığı, çölyak hastalığı, mide-bağırsak ameliyatı sonrası, tip1-2 diyabet hastalığı, sık antibiyotik kullanımı sonrası, doğum kontrol hapları kullanımı, karaciğer-pankreas gibi organ yetmezliği durumlarında sıklıkla görülür.
SİBO tanısı nasıl konur?
Hastalığın tanısını koymak tıbbı analizlerle oldukça zordur. Nefes testinde metan ve hidrojen bakılması şu anda en önemli tanı testleridir. Ancak sağlıklı inşaların kalın bağırsağındaki bakteriler de hidrojen ve metan üretebildiğinden testin güvenirliği tartışmalıdır.
SİBO tedavisi kişiye özgüdür
Hastalığın tedavisi kişiye özgü olarak planlanmaktadır. Öncelikle hastalığı neden olan ppi kullanımı, yoğun alkol tüketimi, doğum kontrol hapı tüketimi ve ek organ hastalıkları tedavi edilmelidir. Sonrasında sindirim enzimler, bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaçlar ve seçilmiş antibiyotiklerden faydalanılır. Sonrasında uygun probiyotik destekle sağlıklı barsak florası oluşturulur. Mikrobiyatanın sağlıklı devamı için beslenme planlanır. Eksik olan vitamin ve mineraller yerine koyulur. Ancak tüm bu çabalara rağmen hastalığın tekrarlanma oranı yüksektir. Sağlıklı beslenme, uygun ve yeterli sıvı tüketimi ve fiziksel aktivite önemlidir.
Bu arada SİBO tedavisi için düşük FODMAP diyeti, GAPS diyeti gibi özel diyetlerden zaman zaman faydalanılabilmektedir. Ancak bu diyetler oldukça zor ve sınırlı gıda türü alımına dayalı diyetler olduğundan kişinin sağlık durumu dikkate alınarak profesyonel yardımla kısıtlı sürelerde yapılmaktadır. Halen hastalığı tedavi edebilen bir diyet çeşidi yoktur.