Anne Bebek Bağlanması Neden Önemli
Bağlanma Kuramı Nedir?
Çocuğun zihinsel, duygusal ve davranışsal gelişiminde yakın ilişkilerin, özellikle de ebeveyn-çocuk ilişkisinin çocuk üzerindeki etkisini açıklamak bakımından son yıllarda en yaygın kabul gören ve etkili kuramlardan birisidir. Çocuklarıyla güvenli bağlanma ilişkisi kuran ebeveynler, onlara değerli ve güvende olduklarını hissettirmenin yanı sıra sevildiklerine ilişkin güvence de vermiş olurlar.
HER ANNE ÇOCUĞUNU SEVER VE BAKIMINI YAPAR AMA NASIL ???
Bu güvence sanılandan daha önemlidir. Ebeveynlerinin tutumları ile güvenli bağlanma geliştiren çocuklar, bir taraftan başarı için gerekli olan özgüveni kazanırken, diğer taraftan da psikolojik sağlıklarını korurlar. Bağlanma, insanların kendileri için önemli gördükleri kişilere karşı geliştirdikleri güçlü duygusal bağlar olarak tanımlanmaktadır.
Neden bebekler ilk doğdukları andan itibaren “bağlanmaya” ihtiyaç duyarlar?
Bebeklerin en çok ihtiyaç duydukları şeylerden biri güvendir ve bunu hissetmek için bağlanmaya ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle doğum sonrası anne ile bebeğin ilk teması çok önemlidir. Bağlanma yeni doğan bebekte memeye yönelme, başı memeye doğru döndürme, emme, yutma refleksleri ile doğumdan hemen sonra başlar. 8. hafta itibari ile bebek anneye yönelmeye başlar. Bu süreç gülümseme, uzun süreli göz teması, ses çıkarma ile devam eder. Anneyle kurduğu bu ilişki sonrası üçüncü ayına doğru bebek anneyi ayırt etmeye, geldiği zaman ona gülmeye, sevinç göstermeye başlar. 7. ayla beraber bebek çevrenin farkına varır. Artık anneye tam bir odaklanma ve dikkat vardır. Yabancı birinin varlığında kaygılanır, ondan kaçma ve anneye yönelme davranışları sergilerler.
Bağlanma 6-24 ay arasını kapsar, ancak etkileri bir ömür devam eder.
Bebeğin, anne- babasıyla iletişimde kullandığı ve hayatının ilk 9 ayında geliştirdiği davranışlarına bağlanma davranışları denir. Emme, sokulma/uzanma, bakış , gülümseme, ağlama bebeğin başlıca bağlanma davranışlarıdır. Bağlanma davranışları, anne ile yakınlık kaybedildiğinde, algılanan herhangi bir engel ve tehdit varsa kaygı ile birlikte harekete geçer.
BEBEK ANNEYE BİR TÜR SİNYAL VERİR
Bir bebek ilk dünyaya geldiğinde tamamen kendisine dönüktür. İstekleri için ağlayarak sinyal verir. Ağlamak henüz tek iletişim biçimidir. Bu istekler karnının doyurulması, altının temizlenmesi ve ortam sıcaklığının ayarlanmasıdır. Henüz dış dünyayı keşfetme aşamasında değildir.
Yalnızca isteklerinin karşılanmasını ve bunların düzenli yapılmasını isterler. Tüm bunlar güven duygusunun gelişmesi için gereklidir. Eğer bu gereksinimler düzenli sağlanmazsa bebek güvensizlik duygusu yaşar. Bebek sahibi olmaya hazır ve bebeğe karşı duyarlılık kazanan anneler, bebeğin ağlamasından karnı mı aç, altınımı ıslattı, hasta mı daha kolay ayırt edebilirler.
Telaşlı, kaygılı annenin bebeği de huzursuz olur.
Telaşlı, kaygılı ve hazır olmayan anne bebek ağladığında ne yapacağını şaşırır. Bunu gerek yüz ifadesi gerek beden duruşu ile ifade eder ve bebeği de tıpkı kendisi gibi yatışmakta güçlük geçer.
Emzirmek sağlıklı bağlanmanın ilk adımıdır!
Anne sütü ruhsal doyum ve anne-bebek ilişkisinin kurulması için önemli bir adımdır. Bebeğini emziren anne sıcak sevecen yüz ifadesi ile bir yandan bebeğini okşar bir yandan da onunla konuşursa aralarında bambaşka bir ilişki gelişmeye başlar. Böylece bebek de annesiyle fiziksel ve duygusal bağlantı kurar.
Emzirmeyi uykusuzluktan şikayet ederek, gergin yüz ifadesi ve beden duruşu ile, sinirle, isteksiz, zorunlu olduğu için yapan bir annenin bebeği de anneye aynı tepkileri verecektir. Bunun yerine biberonu veya kaşığı şefkatle, bebekle konuşarak ve zevkle veren annenin bebeğiyle oluşturduğu bağlanma daha sağlıklıdır. Sütü olmayan ya da emmeyen bebeklerde de güvenli bağ gelişimi bu sayede sağlanabilir.
Emzik kullanmak bağlanmada sorun yaratır mı?
Bu bir sorun mudur? Emzik verilmesi, bebeğin ağızdan alacağı doyumu sağlaması için önemlidir. Emme gereksinimi kalkan bebek kendiliğinden yalancı memeyi bırakacaktır. Yeterli doyumu sağlamadan onu zorlamak memeden kesmek, emzik vermemek huysuzluğa, gerginliğe, kendini yatıştıramamaya ya da parmak gibi başka şeyleri emmeye neden olabilir.
Bebek/Çocuk sünger gibidir.
Annenin duygularını bebekler aynen bir ayna gibi yansıtırlar. Yani anne mutsuzsa mutsuz, anne neşeliyse neşeli olurlar. Gittikçe bu duyguları kendi duygularından ayırt ederek bireyselleşir ve kendini anneden ayrı bir varlık olarak görmeye başlar.
Ayrılık kaygısı nedir?
İlk aylarında insanları ayırt etmeden herkesin kucağına giden bebek, 6. aydan itibaren yabancıları ayırt etmeye, onlardan çekinmeye, güven duyduğu annesinden ayrılmak istememeye başlar. Buna ayrılık kaygısı denir. Belli ölçüdeki ayrılık kaygısı normaldir normalden saptığında ayrılık kaygısı bozukluğuna dönüşür.
Anneye aşırı bağımlı olmak da anneden uzun süreler ayrı kalmak da güvenli bağlanma gelişimini etkiler. Anne ayrılığına karşın tepki vermeyen çocukların ise anneyle sağlıklı bağlanma yapmamış çocuklar olduğu bilinmektedir ki, bu da ayrı bir sorun yaratmaktadır.
Bebeğimi ne kadar kucaklamalıyım?
Her ağladığında gidersem ağlama davranışını kullanır mı ?
İlk yılda, özellikle de ilk aylarda annelerin bebeği kucağa alıp almama, ne zaman beslenmesi gerektiği gibi konularda endişeleri vardır. Bu dönemde bebek her ağladığında yani yardıma ihtiyaç duyduğunda bakım verenin şefkatle onu kucaklaması, bakması, doyurması, uyutması güven duygusunun gelişmesine bebeğin sakinleşmesine, yalnız olmadığını hissetmesine sonsuz katkı sağlar. Unutulmaması gereken bu süreçte bebeğin en temel gereksinimini ilgi ve sevgi olduğudur. Anneyle teması önemlidir. Ama ağlamayı bir silah gibi kullanıp devamlı kucak ve memede olması da sakıncalıdır.
Bebeğinin ne istediğinden çok ağlamasını kesmeye odaklanmayın!
Sabırsız ve kaygılı bir anne bebeğinin ne istediğinden çok ağlamasını kesmeye odaklanır. Bu da genelde ya acıkmadan meme verme ya da kucaklama şeklinde olur. Tutarsız davranışlar bebeğinde tutarsız ağlamalarına ve yatıştırılamamasına sebep olacaktır.
Oysa ki bebek annesi tarafından anlaşılmak ve düzenli bir bakım ister annesinin beslenme düzenini bilmesini bekler, uyku ve uyanma saatini, ağladığında yanına geleceğini… Bebeğiyle sağlıklı ilişkisi olan anne bu ayrımı kolayca yapabilir. Temel güven duygusu sağlıklı gelişen bebek de ilerde sağlıklı bir erişkin olmanın temelini atmış olur.
Küçük yaşta verilen uyku eğitimleri!
Çocuğu uzun süreler ağlatmak bir süre sonra çocuğun kendi kendine uyumasını ve ağlamamasını sağlar fakat çocuğun bilinçaltı şöyle işler ‘ annem ben ağladığımda gelmeyecek o halde ağlamam bir işe yaramıyor. Bebek – anne arasında yineleyen ilişki sayesinde bebek anneden ne bekleyeceğini öğrenir ve davranışlarını buna göre ayarlar.
Bebek nasıl düşünür?
- Ağladığımda annem gelecek.. Yalnız değilim.
- Hastalandığımda annem bana bakacak.. Beni anlıyor.
- Düştüğümde beni kaldıracak.. Güvenli bir yerim var.
- Ama tek başıma yürümeme de izin verecek.. Dünyayı keşfederken bana güven verecek.
Örneğin; bir çocuk annesi tarafından reddedilmeyi deneyimlemiş ise, bebek/çocuk kendini değersiz ya da kabul görmeyen şeklinde algılayacaktır.
Eğer çocuk annesini duygusal olarak ulaşılabilir ve destekleyici olarak deneyimlemiş ise, benlik yeterli ve sevilen biriyim şeklinde yapılanacaktır.
Anne ulaşılabilir ve duyarlı olmalı!
Eğer anne, yani bağlanma figürü bebeğin rahatlama ve korunma ihtiyaçlarını onaylar ve aynı zamanda bebeğin çevresini özgür bir şekilde keşfetme ihtiyacına saygı duyarsa; bebek de muhtemelen değerli ve kendine güvenen bir benlik geliştirir. Aksine, eğer bağlanma figürü çocuğun keşif ve rahatlama isteklerini sıklıkla geri çeviriyor, reddediyorsa çocuk da muhtemelen değersiz ve yetersiz olarak hissettiği bir benlik yapısı geliştirecektir.
Son Söz
Teorik bilgilerin çoğuna sahip bir anne olarak benim de pratikte uygulamakta güçlük çektiğim pek çok şey var. Çünkü her bebeğin dinamiği farklı. Önemli olan sihirli sözcükleri yakalamak.
Güven! Kendine ve bebeğine.
Sev, Şefkat göster.
Geri çekilmeyi de bil ki güçlensin.
Cici doktorum diyor ki…
Anne bebek arasında doğum esnasında kurulan ilk ten teması sağlıklı bağlanmanın ilk adımıdır.