Bilgisayar Çocuk Gelişimini Bozuyor
“Bütün gün bilgisayar başından ayrılmıyor!”.
“Sürekli oyun oynuyor”.
“Tam bir tablet bağımlısı oldu!”
“Elinden cep telefonu düşmüyor!”
Covid-19 pandemisi sürecinde hemen hemen her anne babanın ortak yakınması oldu çocuklarındaki teknoloji bağımlılığı. Pandemi nedeniyle eve taşınan online dersler, ödevler ve değişen yaşam rutini çocuklar ve ebeveynlerini adeta bir çıkmaza soktu. Beklenmedik şekilde hayatlarımıza giren uzaktan eğitim modeli, fiziki olarak okuldan uzak geçen zamanlar ve online eğitim sisteminin her eve yeterli şekilde ulaşamaması çocukların gerek sosyal beceri kazanma, gerek öğrenme, gerek çalışma alışkanlıkları gerek disiplin konusunda ciddi gerilemeler yaşamasına neden oldu.
Çocukların gelişimi için akranlarıyla beraber olmaları gerekir.
Okul öncesi dönem çocukların duyguları anlama ve düzenleme, dürtü kontrolü, sosyal problem çözme gibi temel becerileri kazandıkları dönemdir. Bu becerilerin kazanımı da ancak diğer insanlarla etkileşim ile gerçekleşebilir. Ancak çocuklar okula gitmedikleri pandemi döneminde bu etkileşimden mahrum kaldılar. Benzer şekilde okul çağındaki çocuklar da akranlarıyla yüz yüze etkileşimden ve fiziksel hareketten uzak kaldılar. Uzaktan eğitim, çocuğun bilgisayar başında daha çok vakit geçirmesine neden olduğu için çocuklar online dersler bittikten sonra dahi ekran başından kalkmak istememekte ve bu durum onları ekran bağımlılığına daha çok itmektedir.
Ekran bağımlığı nedir?
Ekran bağımlılığı; televizyon, tablet, cep telefonu gibi sürekli ekrana bakmayı gerektiren cihazları uzun süre kullanmak ve ihtiyaç olmadığı halde bu ekranlara bakmadan duramama hali olarak tanımlanmaktadır. İngiltere, Amerika ve İspanya’da yapılan araştırmalar, çocukların internette ve ekran başında geçirdiği vaktin pandeminin başlangıcına göre iki kat arttığını göstermektedir. Pandemi ile sosyal ortamlarından uzaklaşarak eve kapanan çocukların kaygı ve kaygıya bağlı duygu durumları da bu sebeple hızla değişmeye başladı.
Çocuklarda ekran süresinin artması neden riskli?
- Uygunsuz içeriklere maruz kalma riski artar,
- Akademik başarıları düşer,
- Yeterli sosyalleşemezler,
- İnsanlarla iletişimlerinin bozulur,
- Çevrimiçi istismara maruz kalma riski artar,
- Siber dolandırıcılığa maruz kalabilir,
- Konuşma ve yazma becerilerinde bozulma gelişir,
- Çocukta depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik bozukluklar yaşamaları da daha olası hale gelir.
Çocuklar artık oyun oynamak deyince dijital platformları anlıyor
Çocuklar, etkinlik ve eğlence söz konusu olduğunda dijital oyun platformlarında oyun oynamak ve internette, sosyal medyada gezinmek dışında daha iyi bir alternatiflerinin olmadığını ifade etmektedirler. Bu teknoloji platformları, koydukları ödüllendirme sistemleri ile kullanımın daha çok artmasına neden olmakta ve bu da çocukların platformları sürekli olarak kullanmasına yol açmaktadır.
Çocuk ve gençlerin zihinsel yapıları oldukça esnektir. Yani kısa bir süre içinde değişime uyum sağlayabilme yeteneğine sahiptirler. O nedenle oyun oynamak ve sosyal medyada gezinmek yerine konacak alternatifler ilgi çekici olduğu takdirde ekran başından kurtulmaları mümkün olacaktır. Ancak pandeminin süresi uzadıkça bu esnekliğin azalma ihtimali de her geçen gün artmaktadır. Dolayısıyla bu durum sona erdiğinde çocuklar ve gençler günlük etkileşimlerinde de, dijital oyunlardaki gibi her saniye bir ödül almadan kalmak konusunda zorluk çekecekleri için bulundukları ortama uyum sağlamakta sıkıntı yaşayacak ve bu durum onları ister istemez yine dijital dünyaya geri çağıracaktır.
Oyun oynamak gibi çocuk ve ergenleri tehdit eden diğer bir dijital bağımlılık ise sosyal medya fenomenleri aracılığıyla ortaya çıkmıştır. Son yıllarda sayısı hızla artan ve çoğunluğuz kuşağından oluşan fenomenleri taklit etmek pek çok çocuk ve ergende patolojik bir takıntı haline gelmeye başlamıştır. Sanal dünyada çoğu zaman gerçek dışı kimliklerle kendisini ifade etme arzusu ve bu dünyanın bunu yapabilme imkanı tanıması çocuk ve ergenler için cazip hale gelmekte ancak bu durum çocuğun sosyal, duygusal, zihinsel ve entelektüel gelişimi ile gerçek hayata uyum becerilerini de olumsuz yönde etkilemektedir.Çocuklar sanal ortamda ne kadar uzun süre vakit geçirirlerse, çevrimdışı dünyada da yani gerçek yaşamda da memnuniyet bulmaları ve haz almaları o kadar zor olacaktır. Bunun önüne geçmek için anne babalar ivedilikle hareket etmeli ve çocuklarına ekran yerine ne gibi alternatifler sunabileceklerini iyi değerlendirmelidir.
Elbette tüm hayatı bir süredir ekran başında şekillenen çocuklar için teknolojiyi tamamen hayatlarından çıkarmak iyi bir fikir olmayacaktır. Ancak yapılacak basit düzenlemelerle en azından ekran başında geçirdikleri süreleri kontrol altına almak ve başka alternatifler yaratarak onları bir süreliğine de olsa ekrandan uzaklaştırarak birlikte vakit geçirmek mümkündür. Bu nedenle anne babaların çocukları ile vakit geçirmeleri ve geçirdikleri bu vakti çocuğun gelişim seviyesine uygun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal becerilerini geliştirecek aktiviteler ile doldurmaları iyi olacaktır. Çocukların anne-babalarını modelleyerek birçok davranışı öğrendiklerini unutmamak lazım. Bu nedenle anne babaların da kendi ekranlarında hapsolduğu bu dönemde buna son vererek aile olarak yeni alışkanlıklar geliştirmesi çocuğa olumlu örnek olacaktır. Anne babaların kendileri için düzenli olarak yapabilecekleri keyifli ve eğlenceli hobilerinin olması ve bunlara çocukları da dahil etmek, kitap okuma alışkanlığı yaratmak ekrandan bir süreliğine hem ebeveynleri hem de çocukları uzaklaştıracaktır. Aile olarak ekran kapatma saatleri oluşturarak, beraber vakit geçirilen yemek saatleri, oyun saatleri, hobi saatleri, okuma saatleri gibi zamanlarda arka planda televizyon, tablet, bilgisayar, telefon gibi dijitallerin çalışmadığı zaman dilimleri yaratmak da işe yarayacaktır.
Ortaya çıkabilecek olumsuz etki ve sonuçların yanında tüm dijital oyunların ve videoların bağımlılık yapmadığı hatta bazılarının çocuklara olumlu katkı sağlayabildiğine yönelik araştırmalar da literatürde yerini almıştır. Buna göre, aile kontrolünde seçilen bazı dijital içeriklerin çocukların bilişsel, motor, sosyal ve dil gelişimine katkı sağladığı; çocuğun yaşına uygun eğitici, şiddet içermeyen, etkileşimli oyunların kontrollü oynandığı sürece çocuğun yararına olduğu da gözlenmiştir. Yabancı dil gelişimini, yaratıcılığı, problem çözme becerisini, sebep-sonuç ilişkisi kurmayı, strateji oluşturma ve geliştirme becerilerini destekleyen bu içerikler aynı zamanda birtakım kronik hastalıkların tedavi süreçlerinde de işe yaramakta ve çocuğun motivasyonunu arttırdığı da düşünülmektedir. Ancak tüm bu faydalardan söz edebilmek için çocukların oynadıkları oyunlarda ailelerin gözetiminin olması gerekmektedir.
Her ne kadar olumlu faydaları da söz konusu olsa da ekran karşısında oyunla ve sosyal medyada gezinerek geçen vakit, uzun vadede bağımlılığa ve çocuğun kendine ve çevresine yönelik olumsuz algılara sebebiyet vereceği bir gerçektir. Ekran sürelerine sınır koymak, çocukları etkinlik ve eğlence vaadi sunan sanal dünyadan gerçek hayata taşımak daha güvenli bir yol olacaktır. Bunun için anne baba çocuk olarak birlikte vakit geçireceğiniz tatil, gezi, park, bahçe, konser, deniz, havuz, spor gibi etkinlikler planlamak daha faydalı olacaktır. Bu planlara dahil ederek çocuğun o aktivite için ön hazırlık yapması, o aktiviteye dair hayaller kurması ve böylece teknolojiye alternatif başka hobilere yönelmesi sağlanabilir. Bu keşif heyecanı çocuğun hem ilgi ve merakını canlı tutacak hem de ekran başından uzak kalmasını sağlayacaktır.
Cicidoktorum diyor ki
Çocuğunuzu ekranla değil akranla büyütün…