Marka Aşk’ı

Aşk, bir kalbin bir başka kalpte erime halidir, gözü kör eder ve insanı kendinden geçirir.

Tabii ki aşkı, sevgiyi ve evliliği birbirinden ayırmak gerekir çünkü üçü de farklı şeylerdir, içlerinde mantıkla uzaktan yakından alakası olmayan ise aşktır.

Markayı yaratan pazarlamadır, pazarlama satış değildir, reklam değildir, veri analizidir, matematiktir, stratejidir. Marka ise soyut bir değerdir ne logodur ne amblem ne de ödediğin parayla ilgilidir yani marka tamamen algıyla ilgilidir. Markaya âşık oldun mu da gözün kararır, paran yeterli değilse dahi onu kredi kartınla satın alırsın o da yetmezse bankadan kredi çekersin ya da 500 gramlık DOST yoğurdu 3.75₺’ye satın almak için karda kışta yandaki mahalledeki BİM’e gidersin.Spor salonunda gözüne çarpan NIKE’ın o seksi en yeni model ayakkabısını mı satın almak istiyorsun? Gidersin bir NIKE mağazasına ama o âşık olduğun o ayakkabının ayak numarana uygun olanı yok derler, hemen şehirdeki diğer mağazalara sormalarını istersin mağazanın satış temsilcisinden,uygun çift bulununca da sevinç çığlıkları atarsın. Sonra binersin otomobiline ve taa şehrin diğer ucundaki AVM’ye gidip oradaki mağazada ayırttığın ayakkabıyı satın alırsın ya da i-Phone’un en yeni modeline herkesten daha önce sen sahip olmak için sabahın köründe APPLE Store mağazasının önünde kuyruğa girersin. Peki H&M’inünlü tasarımcılarlaürettiği ucuz giysilerden satın almak için daha güneş doğmadan Marmara Forum AVM mağazasınınönünde sıra tutmaya ne dersin? İşte tüm bu yaptıklarını aslında gözün karardığından ve o markaya âşık olduğundan yapıyorsun, farkında mısın?

Çok şekersin, aynı sevgilini Tuzla’daki evine bırakıp tekrar Bakırköy’e döndüğün günlerdeki gibisin.

Marka, pazarlama ve satış kavramlarını daha çarpıcıaçıklamakiçin bir ilişki benzetmesi kullanmak istiyorum: 

MARKA AŞKTIR: 

Ürünün pahalı ya da ucuz olması, âşık olan içinhiç fark etmez. Aşk, “bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı bağlılık” duygusudur. Aşk, bir başkasına karşı duyduğun bedensel ve ruhsal sevgidir, egonun bittiği yerdir.

Artık sen yoksun O var…

Aşık, O’nunla olmak, O’na sahip olmak içinherşeye katlanır. 

PAZARLAMA EVLiLiKTiR: 

Evlilik kararını verdiğinde seni daha büyük sorumluluklar bekleyecektir.
Tıpkı pazarlamada veri, analiz ve matematiğikullandığımız gibi.Evlenince bütçe yapmaya, yaşamımızıçocuklara, eşimize uygun olarak planlamaya başlarız.
“Eşimçalışacak mı? Aile bütçemçocuk yapmak için yeterli mi? Aile büyükleri arasındaki dengeleri yeterince gözetiyor muyum?” gibi sorgulamalarla içgörü, veri ve rakamları önümüze koyup strateji oluşturmayaçalışırız. 

SATIŞ ÇOCUKTUR: 

Bir şirket yalnızca satışla sağlıklı büyümeyeceği gibi, aşk ve sağlam bir bağ olmadan, yalnızca cinsel tatmin veya çocuk yapmak için kurulan hiçbirilişki de sağlıklıyürümez. 

Üçü birlikteolsa ne de güzelolur, değil mi? 

İşte bu yüzden pazarlamanın satış olmadığını en baştan kabullenmeli, markanıza âşıklar yaratmak için pazarlamayla yatıp pazarlamayla kalkmalısınız. 

Siz siz olun, önce markanıza aşıklar yaratın ama şunuda unutmayın:Sevilen, âşık olunan marka (Loved Brand) yaratmanın yolu, müşteriyi sevmekten, ona aşık olmaktan (Loving Brand) geçer.

Müşterime aşık ol, onu markana aşık et…

Güçlü pazarlama strateji olsun satış zaten kendiliğinden gelir, çünkü herşeyin başı aşktır.

Kalın sağlıcakla,

Cici doktorum diyor ki!

Marka aşktır,
Pazarlama evliliktir,
Satış çocuktur…
İlginç bir yaklaşım 😉

Marka Mimarı

Start typing and press Enter to search