Hashimoto Hastalığı Nedir?
Günümüzde ismini en çok duyduğunuz hastalıklardan birisi eminim ki Hashimoto hastalığıdır. Peki nedir bu Hashimoto hastalığı? Öncelikle Hashimoto kimdir? Haruka Hashimoto 1912 yılında bu hastalığı ilk tanımlayan Japon doktordur. Yaptığı çalışmalarda tiroid bezinin bağışıklık hücrelerince işgal edildiğini göstermiştir.
Hashimoto hastalığı (HT) otoimmün bir hastalıktır. Yani bağışıklık sisteminiz kendi tiroid bezinizi bir yabancı olarak algılayıp ona karşı saldırıya geçer. Zaman içinde tiroid bezi o kadar zarar görür ki artık yeterince tiroid hormonu üretemez ve hipotiroidi gelişir.
HT en sık görülen tiroid hastalığıdır. Her yıl ortalama bin kişiden birine yeni HT tanısı konulmaktadır. Görülme sıklığı son yıllarda hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu artışa çevre kirliliği, doğal olmayan beslenme biçimi ve stres gibi pek çok sağlıksız yaşama koşulları neden oluyor gibi gözükmektedir. Kadınlarda daha sık görülmesi nedeniyle anne-kız hastalığı olarak da duymuş olabilirsiniz. Yaşlanma ile birlikte hastalığa yakalanma riski artmaktadır.
Tiroid hormonlarının görevleri
Tiroid hormonları anne karnındaki bebekte başta beyin olmak üzere organların gelişimini sağlarlar. Erişkinlerde ise metabolik olayların düzenlenmesinde rol oynarlar.
Tiroid hormonları hücrelerin çekirdeğindeki genleri etkileyerek protein sentezine yol açarlar. Bu proteinler aracılığıyla da etkilerini gösterirler.
- Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasının düzenlenmesi. Bazal metabolizma hızının artmasına ve ısı üretimine neden olur. Yağ dokusunda yağ yıkımını artırır. Kanda kolesterol ve trigliserid düzeyini azaltır. Hem kan şekerini artırıken hem de şekerin hücre içine girerek yaktı olarak kullanılmasını artırır.
- Kemik yapım ve yıkımı, çocuklarda boy uzaması
- Kalp atım sayısı, kan basıncı ve pompalanan kanın artışı
- Mental durum sağlığı
- Üreme sisteminin sağlıklı çalışması
Hashimoto hastalığı neden gelişir?
Bu sorunun kesin bir yanıtı hala verilebilmiş değildir. En sık genetik nedenler, çevresel faktörler ve epigenetik yani çevresel faktörlerin bazı genler üzerinde yaptığı değişikliklerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Hijyenik ortam, selenyum ve vitamin D eksikliği, aşırı iyot alımı, ve bazı ilaçlar HT gelişiminde rol oynayabilir.
Tiroid bezinde oluşan hasar hem hücresel hem de salgısal bağışıklık yanıtı sonucu oluşur. Bağışıklık hücreleri tiroid dokunu işgal eder ve onu yavaş yavaş yok etmeye başlar. Normal tiroid dokusunun yerini, yara iyileşirken olduğu gibi bağ dokusu kaplamaya başlar. Doku hasarı kritik bir eşiği geçtikten sonra artık yeterli tiroid hormon üretimi yapılamaz.
Otoimmun hastalıklar genelde beraber görülürler. Yani bir otoimmun hastalığınız varsa ileride bir başka otoimmun hastalığa yakalanma riskiniz artmıştır. Bu hastalıklara örnek olarak vitamin B12 eksikliği, sedef hastalığı, romatoid artrit ve lupus hastalığını sayabiliriz. Hemen moralinizi bozmayın, mutlaka bir diğer hastalık gelişecek diye bir kural yok, sadece riskiniz artmıştır.
Hipotiroidi bulguları:
Saçlarda ve ciltte kuruma
Saçlarda ve kaşlarda dökülme
Çabuk üşüme
Depresyon
Yorgunluk, unutkanlık
Göz kapaklarında şişkinlik
Boğazda rahatsızlık hissi
Kalp atımlarının yavaşlaması
Kabızlık
Kilo alma
Tırnaklarda kırılganlık
Eklem ve kas ağrıları
Doğurganlık azalması
Adet düzensizliği
Hashimoto hastalığı tanısında kullanılan testler
Öncelikle boyun muayenesi ile tiroid bezinin yapısı ve nodül olup olmadığı değerlendirilir. Kan tetkiklerinde TSH, serbest T3 (fT3), serbest T4 (fT4), anti tiroid peroksidaz antikoru (anti-TPO), anti tiroglobulin antikoru (anti-Tg) bakılır.
TSH
Tiroid stimulan (uyarıcı) hormon. Hipofiz bezinden salgılanan TSH, tiroid bezini uyararak tiroid hormon üretimini sağlar. Tiroid hormon tedavisi alan hastalarda ilaç dozunu ayarlamak için en sık kullanılan hormondur. TSH’ın ideal düzeyinin 1-2 mIU/L olması istenir. Fakat bu aralık herkes için farklı olabileceğinden kişisel hedefler belirlenmesi daha önemlidir. Bu nedenle sizin şikayetlerinizin olmadığı, yaşam kalitesinin bozulmadığı dozu belirlemek için dikkatli bir sorgulama mutlaka yapılmalıdır.
T3 ve T4
T4, tiroid bezinden salgılanan ana hormondur. Etkisi T3’e göre oldukça düşüktür. Bir ön hormon olduğu için etkisini T3’e dönüşerek gösterir. T3 ise vücudumuzdaki ana tiroid hormonudur. %80’i T4’ten dönüşerek oluşur. Testlerin önünde yazan f (free) veya s (serbest) harfleri bağlı olmayan, aktif tiroid hormonunu demektir.
Yani fT3’ün büyük bir kısmı fT4’ten enzimler yardımıyla dönüşerek olur. Bu nokta çok önemli çünkü bazı hastalar T4 hormonu içeren ilaçlar kullanmalarına rağmen şikayetlerinin düzelmediğinden yakınırlar. Eğer T4’ten T3’e dönüşümü sağlayan enzimler genetik veya çevresel faktörler nedeniyle yeterince çalışmıyorsa aldıkları ilaçtan yarar göremezler. Bu hastalarda aktif T3 hormonu ile tedavi daha başarılı olmaktadır.
Tiroid otoantikorları
Hashimoto hastalığı olanların %80-95’in tiroid otoantikorları gelişir. Sağlıklı insanların da %10 kadarında tiroid otoantikorları yüksek olabilir. Otoantikorlar, TSH yükselmeden yani tiroid hormon üretimim azalmadan yıllar önce saptanırlar. Yani bir kişide tiroid otoantikorları yüksek saptanırsa, tiroid hormon kaynaklarını korumak için hayat tarzında bir takım değişiklikler yapmalı ve düzenli kontrol altında kalmalıdır.
Tiroid bezine karşı en sık oluşturulan otoantikorlar, anti tiroid peroksidaz (%95) ve anti tiroglobulin antikordur (%60-80).
İyot
İyot düzeyi sabah ilk idrar örneğinde bakılır.
Tiroid ultrasonografisi
Tiroid ultrasonografisi ses dalgalarından yararlanarak tiroid bezinin değerlendirilmesidir. Tiroid ultrasonografisi ile tiroid bezinin boyutları, yapısı, kanlanması ve nodül olup olmadığı değerlendirilir.
Hashimoto hastalığı tedavisi
Tedavide tiroid hormonları kullanılır. Genellikle kullanılan form T4 hormonudur. Bazı durumlarda T3 hormonu da kullanılabilir. Tiroid hormon rezervleri tamamen tükenmiş hastalarda tedavi ömür boyu devam etmelidir. İlaç sabah kahvaltıdan en az yarım saat önce içilir ve oda ısısında saklanır. Mide ilaçları, kalsiyum, demir, magnezyum ve multivitamin gibi ilaçlar ile tiroid ilacı alımı arasında 3-4 saat fark olmalıdır.
Hashimoto hastalığı için sağlıklı beslenme
Glutensiz beslenme: Çölyak hastalığı olanlarda, Hashimoto hastalığına daha fazla rastlanır. Bu yüzden hastalar Çölyak hastalığı açısından değerlendirilmeli ve tanı konulan hastalara glutensiz diyet verilmelidir. Bu durumun haricinde glutensiz beslenmenin Hashimoto hastalığı bulgularını azalttığına dair bilimsel veriler çelişkilidir. Glutenden fakir beslenmeden fayda gören hastalar diyete devam edebilirler.
Selenyum: Selenyumun antioksidan, antienflamatuar (iltihap baskılayıcı), bağışıklık güçlendirici özellikleri olup, üreme ve tiroid fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde işlemesi için gereklidir. Selenyum vücutta en fazla tiroid bezinde bulunur. Başlıca selenyum kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, yulaf, fasulye, pirinç, yumurta (özellikle sarısı), soğan, Brezilya cevizi, brokoli ve sarımsaktır. Selenyum ile yapılan çalışmaların çoğunda Hashimoto hastalarında otoantikor düzeyini (anti-TPO) azalttığı gösterilmiştir. Ama hastalık gidişatı üzerine olumlu etki yaptığına dair kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Mutlaka takviyeler ile olmasa da besin yoluyla alınmaları önemlidir.
İyot tiroid hormonlarının ana maddesidir. Hem eksikliği hem de fazlalığı tiroid hormon üretimini bozabilir. Bu nedenle bilinçsizce iyot kullanımı sağlığınızı bozabilir. Hashimoto hastalığında iyot kullanımı konusunda genellemeler yapmak yerine, iyot düzeyi ölçümüne göre tavsiye verilmesi daha doğru bir yaklaşımdır.
Sağlıklı bir tiroid için ayrıca Vitamin A, B, C, D, E, magnezyum, çinko, ve demir günlük ihtiyacı karşılayacak şekilde alınmalıdır. Düşük kalorili ve düşük yağlı diyetler tiroid fonksiyonlarını etkileyebilir. Karbonhidratlar için tam tahıllar tercih edilmelidir. Protein alımı günlük enerjinin %15-20’si olacak şekilde arttırılmalıdır. Yağ olarak zeytin yağı tercih edilmelidir. Omega 3 kullanımı da faydalıdır. Lif alımı özellikle kabızlığı azaltmak için arttırılmalı. Kakao, meyve, sebze, tam tahılllar tercih edilebilir. İşlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. Şeker, fruktoz içeren besin ve içecekler tüketilmemelidir. Besin alerjisi saptanan besin maddelerinden de uzak durulmalıdır.