Otizm Nedir?
Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Genellikle ilk 3 yaşta tespit edilen ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur.
Otizm neden olur?
Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Bunun yanı sıra, çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin görüşlerde vardır.
Otizm çocuğun yetiştirilme tarzıyla ile ilgili değildir.
Şu unutulmamalıdır ki, otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşulları ile hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğuna tüm toplumlarda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır.
Erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülen otizm vakalarının %70’inde zeka geriliği vardır. %10 unda ise üstün zeka görülebilir. Otizme dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve epilepsi eşlik edebilir.
Otizm belirtileri nelerdir?
Bir çocuğa otizm tanısı konulabilmesi için aşağıda sayılan belirtilerden en az 6 tanesini taşıyor olması gereklidir. Bunlar 2 başlık altında incelenebilir;
Sosyal iletişim ve etkileşim
- Adının söylenmesine tepki vermemesi veya zaman zaman kendisiyle konuşan bireyleri duymuyor gibi görünmesi,
- Kucaklanmaya ve temasa direniş göstermesi, tek başına oynamayı, kendi dünyasına geri çekilmeyi tercih etmesi,
- Göz temasından kaçınması ve belirli bir yüz ifadesi yoksunluğu,
- Konuşmaması, geç konuşması veya daha önce kazanılan kelime ya da cümleleri söyleme yeteneğini kaybetmesi,
- Kendiliğinden diyalog başlatamaması veya diyaloğu sürdürememesi, yalnızca bir istek belirtmek ya da bir şeyi tanımlamak için diyalog başlatması,
- Anormal şarkı söyler gibi bir ritimle ya da tekdüze bir ton ile konuşma eğilimi,
- Kelimeleri ya da cümleleri kelimesi kelimesine tekrarladığı halde nasıl kullanılacağını anlamaması, sürekli aynı kelimenin tekrarı,
- Basit soruları veya talimatları anlamıyor gibi görünmesi,
- Duygularını ifade edememesi ve başkalarının duygularının farkına varamaması,
- Karşılıklı sosyal etkileşime pasif, saldırgan veya yıkıcı tarzda ve duruma uygunsuz bir şekilde yaklaşma eğilimi,
- Yüz ifadesi, vücut dili veya ses tonu gibi kelimelerle ifade edilmeyen iletişim yöntemlerini tanımada zorluk çekmesi.
- Mizah ve imayı anlamakta güçlük çekmesi,
- Tehlikeye karşı duyarsızlık,
- Yoğun inatçılık ve hırçınlık,
Davranış Biçimleri
- Öne arkaya sallanma, kendi çevresinde dönme veya el çırpma gibi kendini tekrarlayan hareketler,
- Kendini ısırma veya başına vurma gibi kendine zarar verebilecek faaliyetler,
- Belirli rutinler veya ritüellergeliştirme ve bunlarda meydana gelecek en ufak bir değişiklikten büyük rahatsızlık duyma,
- Koordinasyon sorunları görülmesi
- Ayak parmakları üzerinde yürüme
- Bir şeyleri düşürme, takılma gibi hareket kalıplarını tekrarlama, garip, sert veya abartılı bir vücut dili kullanma
- Bir oyuncak arabanın dönen tekerlekleri gibi herhangi bir nesnenin detaylarından aşırı etkilenme, ancak bu nesnenin genel amacı veya işlevi anlayamama,
- Işığa, sese veya temasa karşı alışılmadık derecede hassas olmasına rağmen ağrı veya sıcaklığa kayıtsız olma,
- Bir nesne ya da faaliyete anormal derecede odaklanma veya takılma,
- Belirli yiyecek türlerini toptan reddetme veya sadece belirli yemekleri yeme.
Otizm Tedavisi Nasıldır?
Otizm kapsamında uygulanan tedavilerin temel amacı otizmli kişinin sosyal beceri ve bireysel yeteneklerini geliştirmek, yaşam kalitesi ve bağımsız hareket edebilme yeteneği kazandırmak, fiziksel ve zihinsel gerilemelerine engel olmak ve ebeveynlere otizmle nasıl mücadele edilebileceği konusunda destek olmaktır.
Otistik çocuk sosyal dünyaya değil kendi dünyasına odaklıdır.
Otizmli çocukları diğer çocuklardan ayıran en temel özellik, çocuğun sosyal dünya yerine daha çok kendi dünyasına odaklı olmasıdır. Bu çocuklar diğer çocuklara göre sosyal ilişkilere daha kapalıdır. Otizm spektruma sahip bir çocuk diğer insanları anlamakta zorluk çeker. Hatta bu tamamen normal ve beklenen bir durumdur. İnsanlarla ilişki kurmayı tercih etmeyen bu çocukların çevresindeki insanların düşüncelerini ve niyetlerini anlaması da oldukça zordur. Bu durum zihin kuramı gelişimindeki aksamalar sonucu ortaya çıkan problemlerden birisidir. Zihin kuramı başkalarının niyetlerini, isteklerini ve düşüncelerini bizimkilerden farklı olsalar bile anlayabilme yeteneğidir. Bu yetenek sosyal ilişkilerin büyük bir çoğunluğunu kaplamaktadır. Otizmli çocuklarda eksik olan zihin kuramını geliştirmek en temel özel eğitim çalışmalarındandır.
Otizm tedavisinde ilaç kullanılır mı?
Otizm tedavisi kapsamında tıp alanında dünyada yaygın olarak uygulanan bir ilaç veya ameliyat yöntemi henüz ne yazık ki söz konusu değildir. Günümüzde gelişim testleri ile tanısı erken yaşta konulabilen otizmde erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı ile bu vakaların gündelik yaşama adaptasyonu kolaylaştırılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu olan bazı bireyler büyüdükçe ve olgunlaştıkça özel eğitimin ve aile çabasının da desteğiyle başkaları ile daha fazla iletişime geçebilir ve davranışlarında daha az uyumsuzluk gözlemlenebilir. Bununla birlikte, spektrum üzerindeki diğer çocuklar dil veya sosyal becerilerle ilgili zorluk yaşamaya devam edebilir ve ergenlik yıllarının gelmesiyle davranışsal ve duygusal problemler daha ağır bir hal alabilir.
Otizm ile mücadelede ailenin rolü çok büyüktür.
Çocuğa verilen eğitim ve uygulanan yöntemlerin devamlılığını sağlamak, çocuğun edindiği becerilerin kalıcı olmasına katkıda bulunmak ailenin işbirliği ve özverili çalışmalarıyla mümkündür. Aile ve eğitimcinin işbirliği ne kadar sıkı ve düzenli ise çocuk da o oranda başarı gösterebilir. Dolayısıyla, otizmde, yapılandırılan bir düzenin devamlılığı, ailenin uygulanan yönteme inanması, okulda çalışılan etkinliklerin evde tekrarlanması ve en önemlisi de çocuğuna nasıl davranması gerektiğini öğrenmesiyle sağlanabilir. Eğitimcilerin okulda başlattıkları programları, aile çocuğun hayatına dokunan her alanda devam ettirmelidir. Bu anlamda, aile ile iş birliği, ailenin eğitimcinin uyguladığı yöntemleri doğru bir şekilde devam ettirmesi, çocuğu üzerinde eğitsel kontrol sağlayabilmesi çok önemlidir. Dolayısıyla, otizmde çocuk ve aile eğitimi esastır.
Otistik çocuğu olan ebeveynlerin de bireysel psikolojik destek alması önemlidir.
Otizmli bir çocuğu olan aile fertleri mutlaka bireysel psikolojik destek almalıdır. Ebeveynler kendilerine fazlaca yüklenmekten kaçınmalıdır. Çocuklarının içinde bulunduğu bu durum ebeveynlerin suçu olmamasına rağmen ebeveynler zaman zaman böyleymiş gibi hissedebilirler. Suçluluk duygusu ile profesyonel bir yardım eşliğinde baş etmek diğer duyguları da düzene sokacaktır. Yapılan araştırmalara göre otizmli bir çocuğa sahip ailelerde çocuklarıyla birlikte akraba ve arkadaş ziyaretlerini tercih eden %27’lik bir kesim bulunmaktadır. Bu durum otizmli her 4 çocuktan 1’inin aileleriyle birlikte sosyal etkileşimden uzakta tutulduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle aileler çocuklarının sorun çıkaracağından ve onu utandıracağından şüphelendikleri için kendi sosyal ortamlarına çocuklarını dâhil etmeyi tercih etmemektedir. Bu durum çocukla daha az vakit geçirilmesiyle ya da kişinin kendi sosyal ortamından kopmasıyla sonuçlanabilecek bir davranıştır. Eğer çocukla yeterli vakit geçirilmezse otizmli çocuğun davranışlarında ciddi ölçüde bir bozulma görülecektir. Eğer o döneme kadar öğretilmiş herhangi bir günlük düzen varsa oda bozulacak ve çocuğun kişisel gelişimi ilerlemeyi durduracaktır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, otizmli çocuğun tedavisinin sonuç vermesi için, ebeveynin eğitiminin ve psikolojik sağlığının ihmal edilmemesi oldukça önemlidir.