Geleneksel Çocuk Oyunları
Oyun isteğe bağlı gönüllü bir eylem olduğu için eğlencelidir ve insan yaşamının her döneminde değişik amaçlarla yapılan bir etkinliktir. Çocuk için ise önemli bir keşif, iletişim ve kendini anlatma aracıdır. Yaratıcı güçlerinin gelişmesine yardım ederek aktif düşünmelerini, kendi bilgi ve yetenekleri hakkında kendilerine güvenmelerini sağlar. Çocuklar oyun içerisinde öğrenip gelişirler. Yaşamlarına katkı sağlayacak birçok davranışı ve bilgiyi oyun yoluyla öğrenirler. Bu nedenle aileler çocuklarının beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi oyunu da gelişimleri için gerekli temel bir ihtiyaç olarak görmelidirler. Günümüzde bilinçli ebeveynler oyunun çocuğun gelişimi ve ruh sağlığı üzerindeki önemini bilerek çocuklarını daha çok oyuna teşvik etmekte ve hatta çocukları ile birlikte oyun oynamak için kendileri de ortam ve zaman yaratmaktadır. Oyun ortamında kurulan etkileşim, çocuğun sosyal davranışlarının belirleyicisi niteliğindedir. Çocuğun kişiliği oyun içinde daha belirgin çizgilerle ortaya çıkar ve gelişir. Dolayısıyla çocuğun kişiliğine ait özelliklerin belirlenebilmesi için oyun çok önemli bir etkinlik olarak düşünülebilir.
Çocukların oyunları yaşadıkları ortam ve kültürle, ailenin yaşam biçimi ile yakın ilgilidir. Bazı ailelerde, çocuğun mış gibi yaparak gerçek yaşamı canlandırdığı, anne ve babası başta olmak üzere toplum içinde yer alan yetişkin rollerini taklit ederek oynadığı evcilik, doktorculuk gibi oyunlar için daha çok alan yaratılıp, az oyuncak bol hayal gücüne teşvik edilirken, bazı ailelerde ise çocuğun hayal kurmasını köreltecek kadar çok fazla oyuncak alınmakta ve çocuk oyun kurarken neye odaklanacağı konusunda sorun yaşamaya başlamaktadır. Fazla oyuncak çocukların tahammül seviyesini azaltarak, dikkat sürelerini olumsuz etkilemektedir. Oyuncak tüketimi çok olan ailelerde çocuk, bir oyuncağı çözümlemeye çalışmak yerine sürekli olarak yenisine ve daha basit olana geçmeyi tercih eder. Aynı zamanda her istediği oyuncağa istediği anda sahip olan çocuklar bencilleşerek her şeye her an sahip olma duygusunu her yerde yaşamaya çalışırlar. Oysaki az oyuncağı olan çocuk yetişkinlerle daha fazla iletişim kurma çabası içerisine girer. Kendiliğinden bir şeyler üretmeye daha fazla meyilli olur. Hızlı tüketim ve dijital dünyanın içine doğmuş olan çocuklarımızı daha az oyuncağa teşvik edecek oyunlardan en önemlisi ise kendi çocukluğumuz ve bizden önceki nesillerin oynadığı geleneksel oyunları onlara öğretmektir. Ne yazık ki, yaşam koşullarının hızla değiştiği günümüzde, yaşanılan şartlara bağlı olarak geleneksel kültürler gibi bu kültürlere özgü geleneksel oyunlar da yavaş yavaş unutulmaya başlamış, yerlerini bilgisayara ve internete bağlı oyunlara bırakmıştır. Ancak kültürünü ve sahip olduğu değerleri koruma, bu değerleri gelecek nesillere çeşitli yollara ulaştırma amaç ve kaygısına sahip olan her toplum gibi, toplumumuz da kültür taşıyıcı, eğitici ve öğretici içerikleri ile geleneksel çocuk oyunlarını kendi çocuklarına öğretmekle yükümlü olmalıdır.
Geleneksel çocuk oyunları çocuğun gelişimsel yönlerini olumlu yönde etkileyebilen ve çocuğun potansiyelini geliştiren eğlenceli ve kültürel açıdan değerli oyun etkinliklerinden biridir. Geleneksel çocuk oyunlarında yer ve zaman oynayanlara göre değişse de belli kuralları olan, ebe, eş, takım seçimi, ödül ve ceza gibi net öğelere yer veren, zaman zaman şarkı, tekerleme, bilmece, dans ve araç gereçten yararlanılan, genellikle grupla gerçekleştirilen eylemlerdir. Kullanılan oyun araçları sıklıkla doğadan temin edilen ağaç dalları, çakıl taşı, değnek, tahta parçaları, çivi, çam kozalağı, topaç, misket, top, ip, şişe kapağı, taş, tahta parçası, su, toprak, çamur gibi materyal ve nesnelerdir. Bazı oyunlar, kız oyunu erkek oyunu olmak üzere kendi aralarında ayrılırlar. Çocukluğumuzda oynanan İstop, Dokuztaş, Birdirbir, Yakan Top, Çelik-Çomak, Uzun Eşek, Körebe, Saklambaç, Yağ satarım, Bezirgan başı, Topaç çevirme, Çember Çevirme, Yerden Yüksek, Sek sek, İp atlama, Mendil kapmaca gibi oyunların adlarını özellikle bugün çocuklarımızın pek çoğu duymamıştır bile. Bu oyunlarımızda çocuklar, bazen açık havada, bazen de evin veya okulun içinde arkadaşlarıyla paylaşımcı bir ruhla oyunlar oynarlar. Bu oyunlar sanal dünya ile değil de dış dünyayla bağlantılı olmalarına da olanak verir. Geleneksel oyunlar çocuklar için çok ciddi bir iştir, kuralları kesindir ve değişmez. Geleneksel oyunda; işbirliği, sorumluluk alma, başkasının hakkına saygılı olma, yardımlaşma gibi kavramlarla birlikte çocuklar kazanmanın mutluluğu, yenilginin üzüntüsünü yaşayarak öğrenir. Geleneksel oyun ortamında kurulan etkileşim çocuğun ilerideki sosyal davranışlarını belirler. Mutluluk, sevinç, acı, acıma, korku, kaygı, dostluk, düşmanlık, kin, nefret, sevgi, sevme, sevilme, güven duyma, bağımlılık, bağımsızlık, ayrılık gibi pek çok duygusal tepkiyi çocuk bu oyunlar yolu ile öğrenir.
Geleneksel oyunlar arasında en çok bilinen birkaç tanesine göz attığımızda; içinde yakalama, tutma, vurma gibi eylemlerin olduğu “İstop, Yakan Top” gibi oyunlar ile çocukların el ve kol kasları gelişmekte, oyunun belli bir alan içinde olması ve ebenin diğer oyuncuları vurmaya çalışması ile çocukların mesafeyi hesaplama gibi işlemsel bilgileri de güçlenmektedir. Bu sayede çocukların mesafeyi değerlendirirken pratik düşünmeleri ve strateji oluşturmaları sağlanmaktadır. “İp atlama, Sek sek” oyunları koordinasyon, denge çeviklik, ritim, hız ve kas dayanıklılığının gelişiminde yardımcı olurken, “Yağ satarım bal satarım, Bezirgan başı” gibi tekerleme eşliğinde oynanan oyunlarda ise söylenen tekerleme çocuğun dil ve sosyal-duygusal gelişimini, hafızasını olumlu yönde etkilemekte, aynı zamanda toplum içinde konuşma becerisini de artırmaktadır. Oyunlarla birlikte çocuklar arasında grup içi etkileşim artar. Tüm bu oyunlar kurallı olduğu için çocukların belli sırada olması, kimsenin yerine geçmemesi, birbirlerinin haklarına saygı duyması öğretilir. Aynı zamanda kız ve erkek karışık oynanması çocukların sosyal anamda birbirlerini tanımalarına ve sosyalleşmelerine de katkı sağlamaktadır.
Teknolojik gelişme ve bilgisayar bağımlılığı, elektronik oyun ve oyuncaklar nedeniyle çocuklar sanal bir dünyaya hapsolmakta, dış dünyadan kopuk yeni sanal hazlar peşinde koşan bağımlı kişiler haline gelmektedir. Her geçen gün daha içedönük ve bilgisayar ve televizyon bağımlısı haline gelen çocuklar temel sosyal becerileri öğrenememekte, çevreleriyle sağlıklı iletişim kurmakta zorlanmaktadır. Aynı zamanda ülkemiz ve dünya geneline bakıldığında oyunlar açık alanlardan kapalı alanlara doğru bir kayma eğiliminde olup, oyunların toplu olmaktan çıkarak bireyselleşme yolunda ilerlediği görülmektedir. Kısacası çoğunlukla fiziki aktiviteye dayalı oyunlar giderek çocukların hayatından çıkmakta ve geleneksel oyunlarımız da unutulmaya yüz tutmaktadır. Yukarıda saydığımız zihinsel, fiziksel ve sosyal katkılarının yanı sıra, geleneksel çocuk oyunları içinde barındırdığı toplumsal değerler sayesinde, çocukların oyun ortamında yaşadıkları ve benimsedikleri topluma ait kültürel değerlerin de bilincine varmalarını sağlamaktadır. Bu da demek oluyor ki, kendi çocuklarımıza geleneksel oyunları öğretmek geçmişten gelen bu kültürümüzün gelecek nesillere aktarımını da kolaylaştıracaktır.
Cici doktorum diyor ki!
Hangi bilgisayar oyunu
Yakan Top oynarken duyduğumuz keyfi verebilir?