Ebeveynliğin Zorlu Parkuru Ev Ödevleri

Eylül ayı ile birlikte okullar açıldı. Kimi çocuklar yeni bir okula başlamanın heyecanını yaşarken, kimi de farklı bir okula alışma sürecine girdi. İlkokul kademesi itibariyle tüm çocuklar ödev denilen kavramla tanıştı. Her okulun ödev anlayışı farklı olmakla birlikte tüm öğrenciler üç aşağı beş yukarı ödev kavramı ile karşılaştılar.

Ebeveynlerin çocukların eğitim sürecine dahil olmaları başarıyı arttırıyor

Ev ödevi ve okul başarısı üzerinde 400’den fazla araştırmanın üzerinde çalışıldı ve bulgular hiç de şaşırtıcı değil. Gerek okulda gerekse evde veli katılımının, öğrencilerin akademik başarısını, okula bağlılığını ve motivasyonunu arttırabileceği bulundu. Ebeveynin okulla ilişkisi, veli toplantıları ve konferanslara katılım olabilirken, evdeki destek, çocukla okul hakkında konuşmak, cesaretini desteklemek, öğrenme için teşvik edici ortamlar hazırlamak ve tabii ev ödevlerinde yardımcı olmak. Makale genel olarak çocuğun yaşı ve sosyoekonomik durumu ne olursa olsun, ebeveynlerin çocukların eğitimine dahil olmasının sürekli olarak faydalı olduğunu buldu. Bununla birlikte, aynı analiz ebeveynlerin ev ödevlerine yardım ederken nasıl yaklaştıkları konusunda dikkatli olmaları gerektiğini de önermektedir. Yardımın aşırıya kaçtığı durumlarda (helikopter ebeveynlik), çocuğun akademik başarısında düşüş gözlemlenmiştir. 

Çocuklar ödev yapmayı sevmez

Çoğu çocuk ödev yapmayı sevmez. Bu bir gerçek. Birçok ebeveyn de çocuklarına ödev yaptırırken acı çekerler. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu genellikle ödevin değerini sorgulamaya neden olan olumsuz bir duygusal atmosfer yaratır. Ödev genellikle, onu tamamlayan çocukların okulda daha başarılı olacağı fikrini destekler. Bugüne kadar ödev ve başarı üzerine yapılan en kapsamlı analiz, özellikle 7-12 yaş arasındaki çocuklar için akademik başarıyı etkileyebileceğini öne sürüyor. 

Ebeveyn katılımı söz konusu olduğunda, araştırmalar ebeveynlerin çocuklarının ödevlerini yapmak yerine öğrenme fırsatı olarak görmelerine yardımcı olmaları gerektiğini öne sürüyor. Diyelim ki bir çocuğun performans ödevi yapması gerekiyorsa, sınıfta en iyi görüneni yapmak yerine, performansı gösterirken geliştirdiği becerileri not etmesi daha değerlidir.

Çocuğunuzun ödevini yapmayın!!!

Çocuğun ödevini tamamlamasını sağlamak yerine, ebeveynlerin çocuklarının ödevini kendi kendine tamamlama konusunda alan açmaları ve güvenlerini arttırmalarını desteklemesi daha etkilidir. Ödev bilincinin oluşması her çocuk için zaman alan bir süreçtir. Zorlanma, isteksizlik, anlam verememe vb. tepkilerle çocuk ödev yapmaktan kaçınabilir. Bu noktada öğretmen ve ebeveynin iletişim içinde olması işleri biraz kolaylaştırabilir. Aslında her yeni duruma alışma sürecinde olduğu gibi çocuğumuzun mizacına uygun davranmak, akışta kalmasına izin vermek, destek olmak ama ihtiyacı olduğunda devreye girmek bu aşamada yapılması gerekenlerin başında gelir.

Ebeveynlere öneriler: 

Peki, ebeveynler ne yapmalıdır da çocuklar ödevlerini yapmaya istekli olsunlar. Ebeveynlikte hiçbir konuda olmadığı gibi bu konuda da hazır bir reçete yok malesef. Ama belli başlı konulara dikkat etmekte fayda var.

  1. Ebeveyn kendi çocukluğuyla samimi ve derin bir yerden temas kurmalı. Ben çocukken ödevlerimi nasıl yapardım? Ebeveynimin desteği ve bana etkisi nasıl olurdu? Bu destek işe yarar mıydı? İçimize baktığımızda gösterdiğimiz otomatik ebeveyn davranışlarının kaynağının kendi ebeveynlerimizden deneyimlediklerimiz olduğunu kolayca görebiliriz. Bu noktada bize ve çocuğumuza uygun olan davranışları modellemek ve işe yaramayan yöntemler yerine yenilerini oluşturmak mühimdir.
  2. Içimize baktıktan sonra şimdi ve bu ana dönecek olursak, ödev yaptırırken bedenim ve duruşum nasıl buna bakmalıyız. Çocuğumun tepesinde mi dikiliyorum, ellerim bağlanmış mı, kaşlarım çatık mı? Bedensel duyumlarımız ve jest ve mimiklerimiz dışarı bir mesaj verir. Bu mesajı çocuk alır ve eğer siz gergin ve heyecanlıysanız muhtemelen çocuğunuz da bundan etkilenecektir. Çocuğunuza ödevini yaptırmadan önce mutlaka siz rahat ve esnek olun.
  3. Daha sonra çocuk için bir okul günü rutini oluşturun. Okuma yazma bilmiyorsa görsellerle, biliyorsa bir tabloya yazarak bunu odasına veya farklı bir yere asın. Bu rutini tek başınıza değil çocukla konuşarak oluşturun. 
  4. Ödevin yoğunluğuna ve çocuğun mizacına uygun bir strateji oluşturabilmesi için ne kadar ödevi olduğunu ve ne içerdiğini değerlendirmeyi öğretin. Bazı çocuklar önce daha zor görevlerin üstesinden gelmek isterken, bir başka çocuk kolaydan başlamayı tercih edebilir. 
  5. Farklı yollarda deneyip, nasıl hissettiğini hangi yöntemin daha iyi geldiğini konuşarak tartışın. Bir işi yapmak için her zaman farklı yollar olabileceğini modellemiş olursunuz. Bu stratejiyi küçük yaşta kurmalarını sağlamak, ilerde bunu bağımsız olarak yapabilmelerine destek olacaktır. 
  6. Ödev yaparken gerekirse ara vermelerine izin verin, ardından taze bir enerjiyle ödevlerine geri dönmelerine destek olun. 
  7. Ödev saatinde her an yanında olmak zorunda değilsiniz. Ama bu çocuğunuz o anki ihtiyaçlarına göre değişebilir. İhtiyaç duyulduğunda yanında olabilmek yeterli olacaktır. 
  8. Eğer çok uğraşıp da yapmakta zorlandığı bir ödevi varsa hareket etmesini sağlayabilirsiniz. Kağıdı yuvarlayıp çöp kovasına basket atmak, takla atmak, amuda kalkmak gibi bedeni harekete geçirecek herhangi bir eylem o an yaşadığı stresi azaltacaktır.

Hiçbir ödevin çocuğunuzla kurduğunuz ilişkiden daha değerli olmadığını unutmayalım. Bilhassa kurulan ilişkinin derinliği ve anlamı okul başarısını dolaylı olarak olumlu yönde etkileyecektir.

Cici doktorum diyor ki…

Yoksa siz de çocuğunuza ödev yaparken yardım etmeden önce gizlice ders çalışanlardan mısınız?

Klinik Psikolog

Start typing and press Enter to search