Doğal Afet Sonrası Yaşanan Sağlık Sorunları
Doğal afetler (depremler, su baskınları, toprak kaymaları, büyük yangınlar, kasırgalar, vb.), genellikle ani ve beklenmedik olmaları nedeniyle hazırlıksız yakalandığımız olaylardır. Ülkemizde en sık görülen doğal afet türü depremdir, topraklarımızın neredeyse % 90’ı deprem kuşağındadır. Ölüm ve ekonomik kayıplar, büyük mal kayıplarının yanı sıra yaralanmalar, su, kanalizasyon, elektrik, iletişim, eğitim, sağlık ve benzer hizmetlerin aksaması nedeniyle afetler büyük felaketler haline gelir.
Afetlerden korkmak ve onları önlemek elbette mümkün değildir. Ama gerçekleşen afetin felakete dönüşmesini engellemek için mutlaka her alanda planlar yapılmalıdır. Afet öncesi iletişim, eğitim, sağlık ve benzer hizmetlerde durum tespitleri yapılmalı ve özellikle sağlık önlemleri ciddiye alınmalıdır. Yaralılara erken ve hızlı müdahaleler dışında kısa/uzun dönemde ortaya çıkabilecek enfeksiyonlar ve hatta salgınlar için de önlemler alınmalıdır.
Depremleri takiben insanların topluca bir arada yaşama zorunlulukları ile hava kaynaklı patojenlerin bulaşı artar, su / sıhhi tesisat sistemlerinin tahrip olması nedeniyle sağlıklı yiyecek ve suya erişimin zorlaşması bulaşıcı hastalıklara neden olurlar. Doğal felaketlerin ardından hangi enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkacağını kesin olarak tahmin etmek mümkün olmamakla birlikte, daha önce yaşanan depremler bize ipucu olabilir. Kalabalık kamplar, kötü hijyen, tıbbi bakıma sınırlı erişim ve hastalıklı insanlarla yakın bölgelerde yaşama, hastalığın yayılmasıyla ilgili başlıca risk faktörleridir.
Dünya’da yaşanan büyük depremler sonrası hangi enfeksiyonlar oldu?
Deprem sonrası hava kaynaklı patojenler; solunumsal bakteriler, virüsler, tüberküloz, legionella, mikoplazma artar. Özellikle çocuklarda, 65 yaş üstünde ve kronik hastalığı olan bağışıklık sistemi zayıf kişilerde zatürre gelişme riski artar. Depremlerden sonra 5 yaşın altındaki çocuklarda tüm ölümlerin % 20’sini akut solunum yolu enfeksiyonları oluşturur.
- 2001 El Salvador depreminden sonra yapılan bir araştırma, 594 kişiden % 30’unun üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiştir.
- İran’da, 2003 yılında Bam depreminin yerinden ettiği 75,586 nüfusun % 14’ünde solunum yolu enfeksiyonları gelişmiştir.
- 2011’de Doğu Japonya Depreminde gözlenen influenza enfeksiyonu, 2009’da yeni influenza A H1N1 salgını sırasında gözlendiği gibi yaygın morbidite ile hızla gelişen bir hastalıktır.
- 2005 Pakistan depremi gibi birkaç doğal afetten sonra menenjit salgınları belgelenmiştir.
- Pakistan’daki 2005 depreminin ardından, planlanmamış ve yetersiz donanımsız kampta ishal enfeksiyonlarında % 42’lik bir artış bildirilmiştir.
- El Salvador’daki 2001 depreminden sonra 100 hanede yapılan bir araştırma 594 kişiden 137’sinin (% 22) ishal olduğunu göstermiştir.
- Haiti’deki depremden 9 ay sonra, yüksek vaka-ölüm oranıyla kolera salgını tanımlanmıştır.
- Pakistan’daki 2005 depreminin ardından paraziter enfeksiyonları ile salgınlar bildirilmiştir.
- 2005’te Pakistan’da meydana gelen depremden sonra, mevcut düşük aşılama düzeyleri nedeniyle kızamık vakaları raporlanmıştır.
Afet ve kamp ortamındaki ölümlerin %40’ı ishal nedeniyle olmaktadır.
En sık bağırsak enfeksiyonu saptanmıştır. İçme sularına insan ve hayvan dışkılarının karışması ise bulaşan mikroorganizmalar ishallere neden olabilir. Bu yolla başlıca shigella, salmonella, kolera ve parazitler bulaşabilir. İyi yıkanmamış veya saklama koşullarına uyulmamış, uyulamamış gıdalarla da bulaşmalar olabilir. Bunlarla oluşan enfeksiyon olgularında bulantı, kusma ve sulu, kansız ishal tablosu saptanır. Viral hepatit A ve E, mevcut atık su bertaraf ve sanitasyon sisteminin yetersiz olduğu ülkelerde veya bölgelerde yaygındır. İshal salgınları, gelişmekte olan ülkelerdeki doğal afetler sonrasında sıklıkla rapor edilmektedir. Büyük felaketler, önceden var olan fakir su, sıhhi tesisat ve atık su sistemlerini etkileyerek bulaşıcı hastalıkların bulaşması için risk faktörlerini şiddetlendirmektedir. Ama gelişmiş ve deprem öncesi önlemlerini almış ülkelerde ishal riski daha düşüktür. Örneğin büyük Doğu Japonya depreminden ve buna bağlı tsunamiden sonra bulaşıcı hastalık salgını görülmemiştir. Sadece tahliye merkezlerinde küçük bir norovirüs vakası bildirilmiştir.
Deprem sonrası kemirgenlerdeki artış oluyor.
Vektör (fare ve diğer kemirgenler) kontrolünün veya hayvansal aşıların yapılmadığı durumlarda malarya, kuduz ve veba da beklenebilir. Kemirgenlerde gözlenen Leptospirozis kemirgen idrarı ile kontamine su, yiyecek ve toprakla temas yoluyla bulaşabilir. Kesilmiş cilt ve mukoza yaralarının su, nemli toprak veya kemirgen idrarı ile kirlenmiş çamurla temasıyla da bulaş olabilir. Deprem ardından meydana gelen taşkınlar kemirgenlerin çoğalmasını ve bir insan topluluğunda yayılmasını kolaylaştırır.
İnşaat molozlarında bulunan mantar sporları tehlike saçıyor.
Mucormycete olarak bilinen olağandışı bir kutanöz akortikoz veya ölümcül nekrotizan fungal yumuşak doku enfeksiyonları genellikle toprakta bulunan ve inşaat molozlarında bulunan mantar sporları nedeni ile olur. Yıkılan bina molozlarına yerleşen bu mantar sporlarının solunması ile ölüm oranı yüksek akciğer tutulumları olabilir.
Afet sonrası felaket yaşamamak için önlem alın!
Afete hazır olmak afet öncesi tüm bu olasılıklara hazır olmak, hızlı müdahale stratejileri geliştirmeyi kapsar.
Kişi başına yeterli su temini (günde kişi başına minimum 20L), su saklama kaplarının iyi korunmasını ve yiyeceklerin iyi pişirilmesi sağlamalıdır. Yeterli miktarda sabun (ayda kişi başına en az 250g) sağlamak ve toplumu kişisel hijyen ve el yıkamanın önemli olduğu durumlar konusunda eğitmek gereklidir.
Klor, içme suyu için en kolay ve yaygın olarak kullanılan dezenfektan ve aynı zamanda en ekonomik olanı olmaya devam etmektedir. Neredeyse tüm su kaynaklı patojenlere karşı oldukça etkilidir ve alternatif güvenli su kaynağının bulunmadığı durumlarda esastır.
Elbette afet öncesi sağlıklı aşılama programları afet sonrası yaşanabilecek enfeksiyonları minimuma indirmek için çok önemlidir. Afet riski olan toplumlar özellikle kızamık (KKK karma aşı), meningok, kolera, hepatit A ve tetanoz gibi hastalıklar için aşılanmış olmalıdır.