Pozitif Okul İklimi İyileştirici Gücümüz Olmalı
6 Şubat Pazartesi günü ülkemizin 10 ilini, milyonlarca aileyi etkileyen “doğal” afet haberiyle hepimizi derinden sarsan bir döneme başladık ve etkisi uzun sürecek bir zaman dilimini yönetmeye çalışıyoruz. Bazılarımız yakınlarına ellerindeki teknolojik aletlerle ulaşmaya çalıştı, bazılarımız da televizyondan, sosyal medyadan deprem bölgesindeki haberleri takip etti. Hepimiz bu felaketi yaşayan insanlarımızı, canlılarımızı, tarihimizi düşündük. Sadece düşünmekle kalmadık, aynı zamanda da onlar için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Tüm Türkiye, tek yürek, iyi haberlerin gelmesine tutunduk, birlikte sevindik, üzüldük, ağladık, karmaşık duyguları deneyimledik. En sevdiklerimiz, çocuklarımız ise endişelerimizin ortak paydası oldu. Yarıyıl tatilinin uzaması ve okulların başlangıç tarihinin belirlenmesiyle, vakitlerinin büyük çoğunluğunu okullarda geçiren çocuklarımızın bulunduğu binaların depreme dayanıklılığını ve eğitimcilerin bu sürece dair hazır bulunuşluklarını sorguladık. Sonra da çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin onlar için neler yapması gerektiğini ve aileler olarak bizlerin dikkat etmesi gereken diyalogları uzmanlardan dinlemeye, öğrenmeye çalıştık.
Bu sürecin de sağlıklı ve güvenli yönetilmesinin en güçlü yol haritası “Pozitif Okul İklimi”.
Büyük felaketler sonrası anormal olaylara normal tepkiler veririz. Evde olmanın, ailemizle beraber olmanın çocuklarımıza iyi geleceğini düşünürüz. Oysaki çocuklarımıza iyi gelen şey; arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle bir arada olmaktır. Okulun iyileştirici gücünden faydalanmaktır. Okul iklimi, okulda hissedilen psikolojik atmosferdir. Pozitif okul iklimi, öğrencilerin ve öğretmenlerin diyalog temelinde kendilerini keşfettikleri, düşündükleri, ürettikleri, duygularını ifade ettikleri, birbirlerinden beslendikleri okullarda gelişir. Ve bu ortam iyileştiricidir. İşte bu sebepten eğitime devam etmeli, çocukların güvenli alanı olan okullarımıza dönmeliyiz.
Bu kapsamda çocukların iyi oluşunu desteklemek için pozitif okul ikliminin paydaşları arasında yer alan eğitimcilerin ve ebeveynlerin hem sosyal yaşamlarında hem de okul ortamında yer verecekleri önerilerimiz aşağıdaki gibidir:
- Önce “Denge”: Yaşanan olumsuz durumlardan sonra olumlu durumları görmeye çalışmak kıymetlidir. Her şeyin yoluna gireceğini hissettirmek gerekir. Öğrenciler bu bakış açısını yetişkinlerde modellerler.
- Duyguların Keşfi: Yaşadığımız duyguları isimlendirmek önemlidir; duygularımızı meslektaşlarımızla paylaşmak, yazmak, çizmek yetişkinlere de iyi gelecektir.
- Rutinlerin Sürekliliği: Temel ihtiyaçlarımıza özen göstermek ve günlük olarak yaptığınız etkinliklere devam etmek okul ortamına da katkı sağlar.
- Sevdiklerimizle Vakit Geçirmek: Sevdiğimiz, bizi iyi hissettiren insanlarla bir arada olmak, sevgimizi ifade etmek öznel iyi oluşumuzu güçlendirecektir.
- Sanata Zaman Ayırmak: Sanat etkinlikleri, boyama, dans, müzik iyileştirici etki sağlayacaktır.
- Günlük Sohbetlere Derste ve Aile Yaşamında Daha Çok Yer Vermek: Sohbet içeriklerimiz etkileşimimizi olumlu yönde etkileyecek, bu olumsuz durumun bireylerdeki yansıması için gözlem fırsatı sunacaktır.
- Bilimsel Bilgiye Odaklanmak: Belirsizlikler kaygıya sebep olabilir bu sebeple afetler hakkında doğru ve net bilgilere sahip olmak tedbiri, tedbirli olmak ise güvende hissetmemizi sağlayacaktır.
- Sürdürülebilir Destekler Planlamak: Depremden birinci derecede etkilenen insanlarımız için destek faaliyetleri toplumdaki etkimize dair pusula olacak, iyilikle hayatlara dokunmak iyileştirecektir.
- Bol Bol Oyun: Yaş grubu fark etmeksizin oyun en güçlü iletişim aracıdır. Okul iklimi pozitif etkisini iletişimde, iletişim ise gücünü oyundan alın. Bu zorlu dönemoyunla iyileşecektir.
Tekrar vurgulamak gerekir ki güvenli, destekleyici ve kapsayıcı davranışlar ve ortamlar oluşturmak öğrencilerimizin yaşam becerilerini şekillendirecek ve iletişim, katılım ve bir arada olmayı desteklemek okul toplumunun iyi olma hâlini destekleyecek, umudu teşvik edecek, zorlukların üstesinden gelmek için motivasyon oluşturacaktır.
cici doktorum diyor ki…
Deprem eğitimi çocuklara zorunlu ders olarak verilmelidir.