Anatomi Sanatı
Michelangelo ve Leonardo da Vinci zamanında sanat ve anatomi iç içeydi. Anatomi çalışması birçok sanat okulu için zorunluydu ve bazı sanatçılar doktorlar için anatomi ders kitapları yazıyordu. 16. ve 17. yüzyıldaki anatomik tasvirler çoğunlukla canlıymış gibi hareket eden bütün vücudu tasvir ederken 18. yüzyıl anatomi atlaslarında (özellikle kadın anatomisi) figürler bütünden ziyade parça parça olarak ve daha ayrıntılı gösterilmeye başlanmıştı. Annelik, emzirme ve kadın sorumluluğu hakkındaki fikirlerin değiştiği bu dönemde cinsel farklılığın ortaya konulması çok önemliydi.
Bu dönem aynı zamanda erkeklerin ebeliği devraldığı dönemdi. İlk erkek-ebeler (cerrah) William Hunter ve meslektaşlarının doğuma yardımcı olabilmeleri için kadın anatomisini mümkün olduğunca şeffaf hale getirmeleri gerekiyordu ve bir anatomi atlasına ihtiyaçları vardı ve yaptılar.
Londra Hunterian Müzesinde William Hunter’ın ‘’Hunter’s Anatomy of the Human Gravid Uterus’’ isimli bu harika kadın doğum kitabını görme şansım olmuştu. 1774’te yayınlanan kitapta William Hunter çizimleri usta sanatçıların yaptığını yazmıştı. Sanatçının ismini yazmamıştı. Merakımın peşine düştüm ve modern kadın doğum biliminin gelişimine olağandışı katkılar sağlamış bu muhteşem kitaptaki 34 adet bakır gravürden 31 tanesini Jan Van Rymsdyk adında gizemli bir adamın yaptığını öğrendim.
Van Rymsdyk (veya Riemsdyk), 18. yüzyılda İngiltere’de yaşayan Hollandalı bir sanatçıydı. Ama ne yazık ki hakkında çok az şey bilindiğini fark ettim. İnsanların her şeyi not aldığı 18. yüzyılda yaşamasına rağmen ressam hakkında çok az şey biliniyordu. Bazı tarihçiler üslubuna bakarak hangi sanatçılardan eğitim aldığını, 1700-30 yılları arasında Hollanda’da bir yerde doğduğunu ve 1745-80 yılları arasında İngiltere’de yaşadığını tahmin ediyor ama başka hiçbir şey bilmiyorlardı.
Çizimlerine aldığı ufak dip notlar hayatının nasıl olduğuna dair ipuçları veriyordu. Notlarında 36 yıl önce (yani yaklaşık 1742’de) Lahey’den Scheveningen’e yaptığı yürüyüşü ve bahçesinde Jamaika’daki büyük kuraklığın ardından nasıl yağmur fırtınası olduğunu anlatıyordu. Kanıtlanmamış olsa da İngiltere’ye taşınmadan önce Karayipler’de yaşamış olabilirdi.
Notlarından anlaşılan Van Rymsdyk ‘in ressam olmak için mücadele vermişti. Bir sanatçı olarak gelişmesine izin verilmediğine dair acı şikayetler içeren uzun dipnotları vardı. Para kazanmak amacıyla portre resimleri yapıyordu ve Van Rymsdyk ’i anatomi çizimleri ile tanıştıran da portre ressamlığı oldu. Ebe ve cerrah Dr. William Barrett’in de aralarında bulunduğu yerel tıp topluluğu üyelerinin portrelerini yaparken tıp camiası ile tanıştı.
Para kazanamıyordu. İlk tıbbi illüstratör olarak işini 1754’te William Smellie’nin Sett Anatomik Tablolar adlı eseriydi. Bu tablolar ‘’reatise of the Theory and Practice of Midwifery’’ in görsel bir tamamlayıcısı olacaktı. Dönemin diğer şematik çizimlerine göre çok daha detaylı ve gerçekçiydi ve William Hunter’ın ilgisini çekti.
William Hunter, hazırlamakta olduğu kitabında “ideal” bir uterusu gösteren resimlere değil, gerçeklere ihtiyacı vardı. Van Rymsdyk’in yaptığı da tam olarak buydu. Van Rymsdyk ’a iş teklifinde bulundu. Van Rymsdyk, William Hunter’ın kardeşi ünlü cerrah John Hunter ile çalışmaya başladı. John, hamileliğin farklı aşamalarında ölen kadınların cesetlerini parçalıyor ve Van Rymsdyk kırmızı tebeşirle gerçek boyutlu çizimler yapıyordu.
Çizimler, en küçük kırışıklara ve tüylere kadar neredeyse fotogerçekçi reprodüksiyonlardı. Zamanın diğer ressamları Van Van Rymsdyk’i fazla doğru ve ayrıntılı olduğu için eleştirdiler. Onun anatomik illüstrasyonlarını, resme hakaret olarak görüyorlardı; sanatı yoktu, yaptığı “sadece” kopyalamaktı.
Van Rymsdyk’a göre bir nesneyi taklit etmenin üç farklı yolu vardır; birincisi, doğayı tüm ayrıntıların kaybolduğu kabul edilebilir bir mesafeye yerleştirmekti. İkincisi küçük parçaların daha görünür olduğu mesafeden resmeder. Ressamlar bunu hiçbir zaman aşmazlardı. Üçüncüsü ise nesneyi yaklaştırılarak her dakika bir noktasının keşfedildiği mesafeden çizmektir. Van Rymsdyk bu mesafeyi kullanmak zorunda kalmıştı. Doğanın sadece etkisini temsil eden mesafeler bir sanatçının çok para kazanmasını sağlayabilirdi ama gerçeği göstermeye yeterli değildi.
Her ne kadar kendi tarzını ısrarla savunsa da Van Rymsdyk mutsuzdu. Acı çekiyordu. Gizliden gizliye kendisini “gerçek” sanatçılardan aşağıda görüyordu. Çalıştığı anatomik çalışmalardan hoşlanmadığını yazıyordu. Ayrıca kendisini “gerçek” bir ressam olmaktan vazgeçirdiği için suçladığı William Hunter’ın ona kötü davrandığını da düşünüyordu. Ressam belki de haklıydı; William Hunter, kitabında Van Rymsdyk ‘ten hiç bahsetmedi. Sadece önsözde “çizimleri ve gravürleri yapan usta sanatçılar” dan bahsetmişti. Belli ki Hunter gerçek sanatın diseksiyon (cerrahi kesme) olduğunu düşünüyordu.
Bir hayalet misali hayatımıza dokunan Van Rymsdyk ’ın nasıl ve ne zaman öldüğü hakkında dahi bilgi yoktur. Hakkında son kayıt, 1791’de yayınlanan Thomas Denman’ın Ebelik Uygulamasına Giriş kitabının üçüncü baskısı için editörün aldığı nottur. Notta orijinal cildin ‘merhum yazarına’ atıfta bulunur ve Van Rymsdyk ‘in kişisel yorumlarının çoğunu kaldırır. Van Rymsdyk ’in 1788-90 yılları arasında ölmüş olduğu düşünülmektedir.
Ve Jan Van Rymsdyk ne hissederse hissetsin her zaman tüm zamanların en büyük tıbbi illüstratörlerinden biri olarak kalacak. Kesinlikle yeteneklerini feda etmedi; onları daha büyük bir iyilik için, tıbbın ilerlemesi için kullandı.