Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru Hatice Safiye Ali

Reis Beyefendi,

…. Şimdi gireceğim imtihan ‘Physicum’ diye tabir ettikleri imtihandır ki şu derslerden: Hikmet (Fizik), Kimya, Nebatat (Botanik), Hayvanat (Zooloji), Anatomi, Topografi, Mikroskopi, Fizyoloji.

…. Bu imtihana dahil olacaklar pek çok. İçlerinde Türk olarak yalnız bir tek benim. Onun için birinci olmayı çok arzu ediyorum. Emir olunur ise imtihanın ne suretle neticelendiğini arz ederim.”

10 Temmuz 1918 tarihli Talebe-i Osmaniye Heyet-i Teftişiyesi Reisi Ali Haydar Bey’e yazılmış olan mektubun sahibi Almanya’da Würzburg Üniversitesi’nde tıp eğitimi alan genç Safiye Ali’ydi. Ailesinin imkanlarıyla başladığı tıp eğitimini büyük zorluklarla sürdürüyordu. Yine de Antik Yunan döneminde yaşayan müstakbel meslektaşı Agnodice gibi erkek kılığına girerek eğitim almadığı için şükrediyordu. 

O sınavdan birincilikle geçip “Doktor Namzedi” ünvanı alan Safiye Ali 1894 İstanbul doğumluydu. Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid’in yaverlerinden Ali Kırat Paşa ile Şeyhülharem Hacı Emin Paşa’nın kızı Emine Hasene Hanım’ın dördüncü çocuğuydu. Dedesi Hacı Emin Paşa 17 yıl Mekke Şeyhülislamlığı yapmış, günümüzde de varlıklarını sürdüren beş vakfın kurucusu olan dönemin önemli isimlerindendi. Mekke Şeyhülislamının Torunu Safiye Ali, Amerikan Kız Koleji’nde öğrenimini tamamladı.  Dedesinin de desteğiyle özel dersler aldı. On altı yaşındayken yedi yabancı dilde konuşuyor ve okuyup yazabiliyordu. Balkan Savaşı sırasında gördüğü yaralı askerler onu çok etkilemişti. Doktor olmaya karar verdi. Lakin tıp fakültesine kız öğrenci alınmıyordu. Dönemin Maarif Nazırı Ahmet Şükrü Bey’in desteğiyle 1916 yılında savaşın en zorlu zamanlarında, her türlü riski göze alarak Almanya’ya tıp eğitimi almak üzere gitti. Almanlar ona pek sıcak bakmadılar. Zira bir Amerikan okulu mezunuydu ve Amerika, Almanya’nın düşmanıydı. Karşısına her türlü zorluk çıkartılmasına rağmen son sınavda aldığı birincilikle okulunu 1921 yılında bitirdi. Yurda döndükten altı ay sonra doktorasını yapmak üzere tekrar Almanya’ya döndü ve Kadın ve Çocuk Hastalıkları dalında uzmanlık eğitimine başladı. 

‘’Çöpten çıkarıp geceleri yediğim ekmek hiç ağrıma gitmiyor.

Ülkemde tıp fakültesi varken buralarda olmam daha çok ağrıma gidiyor.

Ne olursa olsun ülkeme doktor olarak döneceğim.’’

Günlüğünde yazan bu satırlar ne kadar zor şartlarda mücadele ettiğinin sözlü tanıklarıydı.

Bu yıllarda mesleğine olan aşkı ikiye bölündü. Zira genç bir Alman, Ferdinand Krekeler aklını başından almıştı. Aralarında büyük bir aşk başladı. Safiye Ali için zor günler geride kalmıştı. Ferdinand, savaşta tek bacağını kaybetmiş bir savaş gazisiydi. Aralarındaki aşk öylesine büyüktü ki, göz doktoru olan Ferdinand, üniversitedeki tüm kariyerini bir kenara bırakarak 1923 yılında Safiye Ali ile birlikte İstanbul’a geldi ve adını Ferdi olarak değiştirmekle kalmayarak eşinin soyadını aldı. O artık Doktor Ferdi Ali’ydi. Safiye Ali Türkiye’nin ilk kadın doktoru ünvanıyla bir muayenehane açtı ve gazete ilanı verdi:

“Dr. Safiye Ali Hanım, kadın ve çocuk hastalarını Cuma ve Pazar’dan maada her gün ve öğleden sonra İstanbul‘da Nuruosmaniye Caddesi’nde 52 numaralı muayenehanesinde kabul eder. İstanbul 2866.”

Fakat önyargıları kırmak Almanya’da tıp fakültesi okumaya benzemiyordu. Kadın olduğu için kimse itimat etmiyor, itimat edip gelenler de kadın olduğu için muayene ücretinin yarısını ödemek istiyorlardı. Safiye Ali maddi sıkıntı çeken hastalardan para almadı ve çocuklarını kendi evinde tedavi etti. Böylece ismi giderek daha çok duyulur oldu. Bir süre sonra muayenehanesinin önünde kuyruklar oluşmaya başlamıştı bile. O dönemde ülke “Kadın doktor” kavramına o kadar uzaktı ki, Malul Gaziler Büyük Ticaret Salnamesi’ne adı “Safiye Ali Bey” olarak yazılmıştı.

Sadece bir klinik doktoru olarak kalmaya niyeti yoktu. Ülkesine hizmet etmeye çok istekliydi. Amerikan Kız Koleji’nde öğrencilere tıp dersi vererek, Türkiye’nin tıp eğitimi veren ilk kadını oldu. 1924 yılında Türk Kadınlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı ve kadın hakları konusunda başarılı çalışmalar yaptı. 1924’teki Londra Uluslararası Kadın Doktorlar Kongresi’ne katılan Ali aynı zamanda uluslararası bir kongrede Türkiye’yi temsil eden ilk kadın delegeydi. Avrupalı meslektaşlarının ülkesindeki tek kadın doktor olma eleştirisine verdiği cevap geleceğe tutulan bir fener gibiydi:

 “Ben burada hâlihazırdaki kadın doktorları değil yakın bir vadede yetişecek olan kadın doktorları temsil ediyorum.”

1927 yılına kadar “Süt Damlası” ve “Kızılay Kadın Merkezi”nde kadın ve çocuklar için çalıştı Safiye Ali. 1928 yılında hastalığı sebebiyle Almanya’ya gitmek zorunda kaldı. 2.Dünya Savaşı’nın bitmesiyle Türkiye’ye geri dönmek istese de sağlık durumu buna engel oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın doktoru, kadın hakları savunucusu Safiye Ali 1952 yılında Dortmund’da hayatını kaybetti.

Son nefesini vermeden önce dudaklarının arasından üç kelime döküldü:

Not: Orhan Bahtiyar’ın Beylikdüzü Belediyesi için hazırladığı “Cumhuriyetin Yüzleri” kitabından alınmıştır

Yazar

Start typing and press Enter to search