Bennu Yıldırımlar
Yaprak Dökümü’nün ‘Fikret’i….
Umutsuz Ev Kadınları’nın Nermin’i…
Süper Baba’nın Elif’i..
1996’da Bedia Muvahhit Ödülü…
2000’de Sadri Alışık Ödülü
2008’de Altın Kelebek En iyi Kadın Oyuncu ödülü…
Çok başarılı bir tiyatrocu…
Duyarlı bir anne…
Bennu Yıldırımlar
Cici Doktorum: Merhaba Bennu hanım. Sizinle bugün annelik, çocuklar, tiyatro, çalışan anne olmak gibi konulara dair bir söyleşi yapmak istiyorum. Öncelikle çocukken nasıl hayaller kurardınız? İlk sorum bu…
Bennu Yıldırımlar: Merhabalar. Her çocuk gibi benim de hayallerim vardı. Ben liseyi bitirip, sırt çantasını alıp bütün dünyayı dolaşmak arzusunda olan bir çocuktum. Ancak lise bitince üniversite falan derken hayatın içine düşü verdim. Öyle çok kolay değilmiş sırt çantasını alıp dünyayı dolaşmak. Dünyayı dolaşamadım ama gidebildiğim yerlerden de keyif alarak gezmeyi dolaşmayı her zaman severim.
Cici Doktorum: Peki ya Ada’nın yani kızınızın hayalleri neydi? Ve siz onun hayallerine nasıl baktınız?
Bennu Yıldırımlar: Ada’nın direkt olarak bana hayalim bu dediğini hatırlamıyorum. Ama müzikle, sanatla iç içe olmaya yatkın bir kişilikti, böyle de devam ediyor. Bu elbette beni çok şaşırtmadı. Yurtdışında okuma hayali vardı o gerçekleşti. Bitirdi üniversiteyi. Şimdi o da kendi hayalinin peşinde… Bize düşen anne baba olarak sonuna kadar onun arkasında olup onu desteklemek.
Cici Doktorum: Peki anne olmak sizin hayatınızda neyi değiştirdi?
Bennu Yıldırımlar: Ben her zaman sorumluluğu üstüne fazla alan bir insanım. Annelik demek daha da fazla sorumluluk demekti benim için. Anne olunca içimdeki yeterlilik ya da yetersizlik duygusunun arttığını gördüm. Onunla savaşmak da ayrı bir şey. Her şeye yetemeyeceğin gerçeği ile yüzleşmek gerekiyor. Bir nevi parçalanma durumu… Ancak ne kadar parçalasan da bir şekilde su yolunu buluyor…
Anne olunca panik yapmadan olayları daha sakin ele almayı, daha sonrasında da hep bir adım ilerisini düşünmeyi deneyimliyor insan. Annelik önemli bir hayat deneyimi…
Cici Doktorum: Siz hem başarılı bir sanatçı hem de bu kadar yoğun çalışan bir kadın olarak aynı zamanda anneliği de başarmışsınız. Sizce ülkemizde çalışan annelerin en büyük sorunu ne?
Bennu Yıldırımlar: Bence ülkemizde çocuk büyütürken en büyük sorun özellikle 0-2 yaş çocuklarını bırakabileceğiniz kreşlerin ya da güven duyabileceğiniz okul öncesi eğitim yerlerinin çok az olması. Bir yandan çalışan kadının aklı çocuğunda kalırken diğer yandan kazandığı paranın büyük bir kısmını çocuğu için bu yerlere veriyor. Sonra da toplumumuzda klasik olarak verilen tepki “Çalışmana ne gerek var? O parayı oraya vereceğine çocuğunun yanında otur” oluyor. Oysa kadın aldığı eğitimin yada verdiği emeklerin hakkını verip mesleğinde ilerlemek istiyor. Tabi ki bir annenin ilk 3 yıl çocuğunun yanında durması da çok sağlıklı. Ama belli bir aşamadan sonra kadının mutlaka çalışıp toplum içinde yer alması gerekiyor. Yani çocuk toplumumuzda çalışan kadına sanki bir engel gibi sunuluyor. Üstelik çocukların da kreş ve anaokulu yoluyla toplum içine karışması ve yaşıtlarıyla bir arada olması onlar için evde kalmalarından çok daha sağlıklı.
Cici Doktorum: Siz Ada’yı nasıl büyüttünüz?
Bennu Yıldırımlar: Ada’yı büyütürken bana eşim başta olmak üzere ailem çok destek oldular. Yazları Ayvalık’da annem ve babam çok ilgilendiler Ada ile. Aynı zamanda benim yanımda da bana destek veren yardımcılarım oldu. Ama çocuğumu büyütürken dümeni hep ben kullandım ve herkesi organize etmek doğal olarak bana düştü. Her anne gibi fazlasıyla gözüm üstündeydi Ada’nın. Annelik yorucu ve kadın için ekstra bir iş aslına bakarsanız
Cici Doktorum: Peki ülkemizde sizce çocuk büyürken anne baba sorumlulukları eşit mi alıyor?
Bennu Yıldırımlar: Eşit olduğunu düşünmüyorum. Benim eşim gerçekten her adımda bana ve hayatıma yardımcı olmuş bir insandır. Ancak toplumumuzda anne baba rolleri daha çocukken evcilik oyunu ile dağıtılıyor. Kadın evdeki sorumlulukların tamamını üstleniyor. Her işi organizeye edeyim derken mükemmel kadın olmaya çalışıyor. Oysa kimsenin mükemmel olması gerekmiyor. Son zamanlarda anne baba profilinin değiştiğini görerek mutlu oluyorum. Çocukların altını değiştiren, evde çocuğuna yemek yediren, banyosunu yaptıran babaları yeni yeni görmeye başlıyorum ve bundan mutluluk duyuyorum.
Cici Doktorum: Çocuklar hastalanarak büyüyor. Ada bebekken hastalandığında ne hissettiniz?
Bennu Yıldırımlar: Tabi bebekler hasta olduğunda konuşamıyor, derdini anlatamıyor ya siz de anne olarak kendinizi yetersiz hissediyorsunuz. Ben Asya doğar doğmaz “Ne zaman konuşacak da derdini anlatacak?” diye beklemeye başladım. Çünkü ağladığında ne yapabilirim duygusuyla çok fazla yükleniyordum. “Aman canım ağlasın bir köşede işte ne olacak” diyemedim. Herkes gibi biz de ona hemen kucak açıp doğal olarak derdine çare bulmaya çalıştık. Ada özellikle kulakla ilgili birkaç enfeksiyon geçirmişti. Ancak bunun dışında son derece sağlıklı bir çocuktu.
Cici Doktorum: Ada da sizin gibi bir sanatçı. Ada’nın ilk sahnesinde ne hissettiniz?
Bennu Yıldırımlar: Ada beş buçuk yaşında müzik eğitimine başladı. Altı buçuk yaşından itibaren Yaprak Sandalcıbaşı ile birlikte piyano ve ardından keman ile tanıştı. Yaprak Sandalcıbaşı’nın klasik batı müziği ile çocuklar ve gençler için kurduğu “Koroporte” adındaki gösteri topluluğu ile çok güzel işler yaptılar.
Ben Ada’yı çocuğum olarak sahnede ilk izlediğimde doğal olarak gözlerim doldu. Onun sahnede ne kadar rahat olduğunu görünce gurur duydum. Elimde kamerayla onun her yaptığını çekmeye çalışırdım. Oysa oturup çocuğu güzel güzel izlemek ve anı yaşamak gerekiyor. Bunun yerine biz herşeyi belgelemek için çırpınıp duruyoruz. Çocukların mutlu oldukları şeyleri yapmalarına izin verebilmek gerekiyor.
Cici Doktorum: Son zamanlarda çok fazla çocuk istismarı ve çocuk gelin haberleri duyuyoruz. Özellikle pandemi döneminde yapılan araştırmalarda tüm dünyada çocuk istismarının arttığı saptandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bennu Yıldırımlar: Ben bu konuda uzman değilim. Ancak çocuk gelinler önemli bir sosyolojik bir durum. Bence hala feodal kalmış zihniyetin sonucu. Kız çocuklarının bu yüzyılda hala alınıp verilme olayını kabul etmek mümkün değil. Kadınlar ve kız çocukları mal olarak görülmemeli. Kız çocuğuna farklı erkek çocuğuna farklı davranmayan bir toplumu özlüyorum.
Çocuklarımızla nasıl sağlıklı bir ilişki kurabileceğimizi hesaplamamız gerekiyor. Gözümüzün önünden ayırmamak ve onunla hayatı paylaşmaya özen göstermeliyiz. Bizimle sohbet edebilmeyi derdini anlatmayı bilen çocuklar yetiştirmek gerekiyor. Ancak günümüzde hepimizin elinde bir telefon bir tablet var. Çocuklar gittikçe daha çok yalnız zaman geçiriyor. Çocukların internette girdikleri sitelerin kontrolünü elinizde tutarak biraz zehir hafiye olmak gerekiyor artık. Çocukların birey olarak kendi güvenlik duvarlarını koyabilmelerini ve kendilerini koruyabilmelerini öğretmemiz gerek.
Cici Doktorum: Bize zaman ayırdığınız için ve bu güzel sohbet için size çok teşekkür ediyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.
Bennu Yıldırımlar: Ben de teşekkür ediyorum. Sanat dolu bir yıl dilerim.