Boşanma Sonrasında Çocuk Tesliminde Yeni Gelişmeler
Türk Medeni Kanunu, eşleri evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamakla ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü kılar. Evlilik birliği içerisinde çocukların bakım, eğitim ve gözetimi konusunda eşler birlikte hak ve sorumluluk sahibidirler.
Eşlerin birlikte olduğu zamanlarda bu hak ve sorumlulukları beraber yerine getirmek bir soruna dönüşmeksizin mümkün olabilmektedir. Eşler arasında işler yolunda gitmediğinde ise çoğu zaman çocuklar için de zorlu bir sürecin başladığına şahit oluruz.
Velayet verilirken nelere dikkat ediliyor?
Eşler, evliliklerini anlaşarak sona erdirebildiklerinde çocukların velayeti de anlaşmalı bir boşanma kararının olmazsa olmaz unsurları arasında muhakkak yerini alır. Hakim çocuğun üstün menfaatini gözetme yükümlülüğü nedeni ile doğrudan tarafların istekleriyle bağlı değilse de eşlerin de istekleri dikkate alınarak karar verilir. Bu noktada velayet eşlerden birine ait olabileceği gibi ortak velayet de bir çözüm yolu olabilmektedir.
Bu süreçlerde velayet sahibinin eşlerden hangisi olması gerektiği kadar diğer tarafla çocuklar arasındaki şahsi ilişkinin nasıl ve ne zaman tesis edileceği de çözümü zor bir soru olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çocuğun yaşı, anne ve/veya babanın çalışıp çalışmaması, çocuğun okul çağında olup olmaması gibi ölçüler yanında çocuğun ait olduğu bir evi sahiplenmesi, hem annesi hem de babası ile kaliteli ve sağlıklı zaman geçirmesini sağlama ihtiyacı mükemmel cevaba ulaşmayı güçleştirmektedir.
Bu sorular karşısında en doğru kararı vermek kadar bu kararın uygulamasında da sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Daha ziyade çekişmeli boşanma davalarında dava süresince veya anlaşmalı boşanma gerçekleşse dahi tarafların sonrasındaki duygu durum değişiklikleri anne ve babanın çocuklarını diğer tarafa ait günlerde görüşmeleri için teslim ederken/alırken dahi bir araya gelmelerine olanak vermemektedir.
Çocuk teslimi “icra sistemi”nden çıkarıldı
Nihayetinde bu zamana dek hukuk sistemimizin bu durum için çözümü,çocukla şahsi ilişki kuracak tarafın icra yoluyla çocuğu teslim alması şeklinde idi. Bu sürece pedagogların da dahil edilmesi sürecin travmatik etkilerini aza indirmek bakımından faydalıydı. Ancak çocuğun anne veya babasına teslimi en basit tabiriyle bir icra dosyası üzerinden ve icra memurlarının dahil olduğu bir prosedür ile yönetilmekteydi. Bu prosedürün çocuğa dair olması, işin doğasındaki teslim eden veya teslim alan, anne veya babadaki duygu yoğunluğu ve soru işaretleri uygulamayı güçleştirebilmekteydi.
Bugün gelinen noktada bu sorunların her birine çözüm üretmese de artık çocuk teslimlerinin icra sisteminden çıkarılmış olması nispeten olumlu bir gelişmedir. 30 Kasım 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bir yasa ile, ilgili düzenlemeler Çocuk Koruma Kanunu’na eklenmiştir. Buna göre bu işlemlerin Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince, taraflara mali bir külfet yükletmeksizin yerine getirilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.
Çoğu zaman sorunumuz yasal düzenlemelerin yetersizliğinden değil, mevcut düzenlemelerin uygulamasındaki yetersizliklerden kaynaklanmaktadır. Bu kez bu değişikliğin sağlıklı ve mutlu bireyler olması için hepimizin kendini adadığı çocuklarımız açısından doğru bir adım olduğunu görebilmeyi umuyoruz.
Cici doktorum Diyor ki!
Evlilikler sonsuza dek süremeyebilir. Ancak anne-baba olmak ömür boyudur.