8 Mart Üzerine Birkaç Kelam…
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kökleri, bildiğiniz gibi işçi hakları hareketlerine dayanıyor Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart’ın tohumları 1908 yılında, New York’ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle başlamıştır. Ve 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında çalışan kadınlar, çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve buna karşın çok düşük ücretler nedeniyle greve çıktı ve taleplerini açıkladı. Ancak aniden çıkan yangınla olayların seyri değişti. Şüpheli yangında 129 kadın, yangında hayatını kaybetti. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin , bu olayın ardından 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını öneri olarak sundu ve öneri oy çoğunluğuyla kabul edildi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de Almanya ve İsviçre’de anıldı. Anmaların 8 Mart olarak değiştirilmesine 1921’de Moskova’da düzenlenen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda karar verildi. ABD’de de ise 1960’lı yıllarda anılmaya başlandı. Birleşmiş Milletler, 66 yıl sonra 8 Mart’ın ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kabul etti.
Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart’ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan ilk kişi ise Clara Zetkin’di.
1910 yılında Kopenhag’da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı’nda Dünya Kadınlar Günü fikrini Clara Zetkin önerdi. Konferansa 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin’in önerisini oybirliğiyle kabul etti.
Türkiye’de ise 8 Mart ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, olarak kutlanmaya devam etti, kutlamalar kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.”Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlanmaya devam edilmektedir.
Bu ay önereceğim filmlere geçmeden önce dünya ve Türk sinema tarihine imza atan ilk kadın yönetmenleri anmak isterim. Dünya sinemasında Alice Guy-Blaché, sinema tarihindeki ilk kadın yönetmen olarak 1896 yılında kameranın keşfinden tam bir yıl sonra çektiği La Fée aux Choux (Lahana Perisi) yayınlandığı gün büyük beğeni topladı. Hayallerini süsleyen sektörde var olabilmek adına zorluklara boyun eğmedi ve var gücüyle direndi. Alice, binin üzerinde sinema filmi yaptı ve birçok ilke imza attı. Onu bu kadar az tanımamızın en büyük nedeni ise kadın olduğu için yönettiği yapımlardan adının silinmesi! Esmeralda, Notre Dame’ın Kamburu gibi birçok başarılı işe imza atan Alice, bilim kurgu alanındaki filmi ‘In The Year 2000’de kadınların yönettiği bir dünyayı izleyicilerle buluşturdu. Bu film ütopik bir dünyayı anlatıyordu ve kadın karakterleriyle ön plana çıkıyordu.
Alice G. Blance 1922 yılından sonra hiç film çekmedi ve 1968 yılında hayata gözlerini kapayana dek çocuk kitapları yazdı.
Türk Sinemasının İlk Kadın Yönetmeni Kimdir?
Türk sinema tarihinde ise Tiyatronun yıldızı olarak geldiği sinemada yıldızı daha da parlayan Cahide Sonku ilk kadın yapımcı olarak tarihe geçtikten sonra ilk kadın yönetmen olarak da adını yazdırır sinema tarihine. Cahide Sonku’nun yönetmen olarak kamera arkasına geçtiği ilk film 1951 yılında Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte yönettikleri Vatan ve Namık Kemal’dir. Filmin yapımcısı da olan Cahide Sonku Senaryo yazımına da katılır. 1953 yılında bu kez Sami Ayanoğlu ve Orhon M. Arıburnu ile Beklenen Şarkı’yı, 1956 yılında Talat Artemel ile Büyük Sır filmini yönetir.
En büyük başarısını da oyuncu, yönetmen ve yapımcısı olduğu Beklenen Şarkı (1953) filmiyle elde etti. Dönemin hasılat re korunu kıran film sayesinde yapım şirketi önemli bir kâr elde etti. Sonku Film’de çıkan, bir söylentiye göre kundaklama olan, yangın sonucunda tüm filmleri yandığından servetini yitirdi. Bu olay sonrasında çok içmeye başladı, oyunculuk kariyeri devam etse de kariyeri yavaş yavaş düşüşe geçti. 1981’de Alkazar Sineması’nda fenalaşarak 61 yaşında hayata veda etti.
Bu Ayın Filmleri
Bu ay önereceğim filmler güçlü ve erkeklere zevk vermek, kurtarılmak ya da kahramanın heteroseksüelliğinin kanıtı olmak için kullanılanılan kadın karakterlerden ziyade güçlü, feminist duruşu olan kadın filmleri olacak. Ve bu filmleri de yetişkinler , ergenler ve çocuklarla izlenebilecek filmler olarak üç başlıkta topladım.
Tüm emekçi kadınların günü kutlu olsun..
DİREN! / Suffragette (2015) BU FİLM YETİŞKİNLER İÇİN…
Kadınların oy hakkını nasıl söke söke aldıklarını anlatan, muazzam bir film. Filmin oyuncu kadrosunda Helena Bonham Carter, Meryl Streep, Carey Mulligan, Ben Whishaw ve Brendan Gleeson gibi yıldız isimler başı çekiyor. tarihin ilk feminist hareketlerinden birini başlatan kadınların, gittikçe acımasızlaşan hükümete karşı yürüttükleri mücadeleye odaklanır. Gizli buluşmalarla bir araya gelen bu grubun üyeleri işçi sınıfı kadınlarıdır ve hareketin ilk safhalarında barışçıl yöntemler izlerler. Ancak hem çalışma koşulları hem de kişisel hayatları için verdikleri eşitlik savaşı, zamanla daha radikal bir boyuta taşınmak zorundadır
DEMİR ÇENELİ MELEKLER (2004) BU FİLM YETİŞKİNLER İÇİN…
Kadınların hakları için verdikleri mücadeleyi göz önüne seriyor. Film , 1910’larda Amerikan kadınların oy hakkı hareketine odaklanıyor ve kadınların oy hakkı liderleri Alice Paul ve Lucy Burns’ü, kadınlara oy hakkı vermek için Amerikan feminist hareketinde devrim yaratmak için barışçıl ve etkili şiddet içermeyen stratejiler, taktikler ve diyaloglar kullanırken takip ediyor.
KADININ ADI YOK (1987) BU FİLM YETİŞKİNLER İÇİN…
Türk feminizminin oluşumunda önemli katkıları olan Duygu Asena’nın aynı isimli otobiyografik romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz bulunuyor. Ve Türk sinema tarihinde feminist bakış açısının vurgulandığı en önemli filmlerin başında yerini alıyor.
PERSAPOLİS (2007) / BU FİLM ERGENLER İÇİN…
Genel olarak İran’ın İslam Devrimi hikayesini anlatsa da, aslında bir kadının hayatının her anına; kimliğini, milliyetini, cinselliğini ve özgürlüğünü sorgulayışına şahit olduğumuz film 2007 yılında Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’nü almıştır. Yönetmen Marjane Satrapi, bu ödülün evrensel olmasına karşın ben bu ödülü İran halkına adıyorum demiştir. Film ayrıca Akademi Ödülleri’nde En İyi Animasyon Film dalında aday olmuş fakat kaybetmiştir. Marjane Satrapi’nin aynı ismi taşıyan ve çizgi roman olarak yazılmış otobiyografisinin sinemaya uyarlanmasıyla yapılmış animasyon filmin çizgi romanını da kitapçılarda bulabilirsiniz.
CESUR / Brave (2012) / Animasyon BU FİLM ÇOCUKLAR İÇİN…
Disney’in tek amacı evlenmek olan prensesleri artık yavaş yavaş tarihe karışıyor. Merida, Kral Fergus ve Kraliçe Elinor’un okçuluk konusunda oldukça yetenekli ama bir kadar da deli fişek kızlarıdır. Kaderinin kendi elinde olduğuna inan Merinda, ülkede yüzyıllardan beri gelen bir geleneğe karşı çıkar.
KARMAKARIŞIK / Tangled (2010) /Animasyon BU FİLM ÇOCUKLAR İÇİN…
Bu prensesimizin hayali de evlenmek, o yakışıklı prensi bulmak değil! O gezmek, merak ettiği yeri görmek, gizemi çözmek istiyor. Krallığın en çok aranan –ve en etkileyici- eşkıyası gizemli bir kulede saklanırken, o kulede yaşayan güzel ve cesur, 20 metre uzunluğunda altın sarısı saçları olan Rapunzel) tarafından esir alınır. Yıllardır hapsedildiği kuleden çıkma yolları arayan Flynn’i esir alan meraklı kız, yakışıklı hırsızla bir anlaşma yapar ve alışılmadık ikili, süper-polis bir atın, aşırı korumacı bir bukalemunun ve sevimsiz bar haydutlarının da olduğu aksiyon dolu bir maceraya yelken açar…
MOANA (2016) BU FİLM ÇOCUKLAR İÇİN…
Polinezyalı bir kızın ailesinin ve kabilesinin beklentilerine meydan okuduğunu ve halkını kurtarmak için cüretkar bir göreve yelken açtığını görüyoruz. Yol boyunca, Moana atalarının eski arayışını yerine getirir ve her zaman aradığı tek şeyi keşfeder: kendi kimliğini.
BENİM ADIM MALALA (2015) / Belgesel BU FİLM AİLECE İZLENEBİLİR
İzlerken yeri geldiğinde gözyaşlarınızı, yeri geldiğinde kahkahalarınızı tutamayacağınız bir belgesel. Malala’nın isminin anlamını öğreneceğiniz, kız çocukları için ve dünyanın değişmesi adına bu küçücük kızın yılmadan yaptıklarına şahit olacağınız belgesel “Kızlara Ses Ver” kampanyasını da bizlere tanıtıyor.