Soybağının Kurulması Babalık ve Soybağının Reddi Davaları

Hukukumuzda soybağına ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Genel olarak soybağının kurulması, Türk Medeni Kanunu’nun 282. Maddesinde; Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur. Şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Görüldüğü üzere anne ile çocuk arasındaki soybağı doğum ile kurulurken, anne ve babanın evli olmaması halinde baba ile çocuk arasındaki soybağı tanıma veya hâkim kararı olmaksızın kurulamamaktadır.

Evlilik devam ederken doğan çocuğun babasının koca olduğu hukuken karine olarak kabul edilir. Evlilik sona ermiş ise, sona ermesinden başlayarak 300 gün içerisinde doğan çocuğun da babasının yine hukuken koca olduğu kabul edilir. Türk Medeni Kanunu’nda 132. Maddede düzenlenen kadın için evlilik sona erdikten sonra 300 gün geçmeden evlenemeyeceği yönündeki düzenleme de yine işbu madde ile bağlantılıdır ve hamilelik durumu söz konusu olması halinde çocuğun nesebinin karışmaması için getirilmiş bir düzenlemedir. Sona eren evliliğin ardından 300 gün beklemek istemeyen kadın, bekleme süresinin kaldırılmasını Mahkemeden talep edebilmekte ve hamile olmadığına ilişkin doktor raporu ile işbu sürenin kaldırılmasını sağlayabilmektedir.

Yukarıda evlilik devam ederken ve/veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içerisinde doğan çocuğun babasının hukuken karine olarak koca olduğundan bahsettik. Ancak, kişi, doğan çocuğun babası olmadığı kanaatinde ise soybağının reddi davası açmak suretiyle babalık karinesini çürütebilir. Bu davayı hem anneye hem de çocuğa açmalıdır. Hem anne hem de çocuğun taraf olmak zorunda olduğu bu davalarda reşit olmayan çocuğun yasal olarak temsil edilebilmesi için Mahkeme tarafından küçüğe kayyım ataması yapılmaktadır.

Tabi ki çocuğun da bu davayı açma hakkı bulunmaktadır. Çocuk tarafından açılacak ise davalılar anne ve baba/koca olmalıdır.

Soybağının reddi davasını açabilecek olan diğer ilgililer de yine kanunda sınırlı olarak belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 291. Maddesinde; “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir” şeklinde yapılan düzenleme ile kimlerin bu davayı açabilecekleri belirlenmiştir. (Altsoy, ölenin/miras bırakanın çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını kapsar) Dava açma hakkı tanınan kişiler kanun ile sınırlandırılmış olup işbu hak yani soybağının reddini talep hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğundan,  mirasen intikal edebilecek ve genişletilebilecek bir hak değildir. Bu hak sadece kanunda açıkça sayılan kişilere tanınmıştır. Dolayısıyla örnek vermek gerekirse, kocanın kardeşlerinin söz konusu bu davayı açma hakları bulunmamaktadır.

Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya annenin gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Bu durumda, koca, dava açma süresinin geçmesinden önce vefat ederse kocanın alt soyu yine 1 yıllık süre dolmadan işbu davayı açabilmektedir. Ancak, 1 yıllık sürenin dolmamış olduğu ispat edilmeli ve kocanın aslında bu durumu öğrenmiş olmasına rağmen durumu kabullenmiş olduğuna ilişkin Mahkeme nezdinde bir kanaat oluşmamalıdır.

T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi 2006/7989 Esas 2006/16249 Karar sayılı kararında bu durumu; Kocanın dava açma süresinin geçmesinden önce ölmesi halinde kocanın altsoyunun soybağının reddi davası açması mümkündür. Koca bir senelik süre içinde dava açmamıştır. Kocanın dava açmamasında haklı bir nedenin varlığı da kanıtlanmış değildir. Davacının soybağının reddi davasının dinlenmesi mümkün değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekir. (4721 S. K. m. 289, 291) şeklinde belirtmiştir.

Bununla birlikte biraz “tanıma”dan bahsetmek gerekirse;

  • Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.
  • Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
  • Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.

Çocuğu yukarıda belirtilen seçeneklerden birini kullanarak tanıyan kişi, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir. Söz konusu bu davayı anne ve çocuğa birlikte açmalıdır.

Anne, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler. Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılmalıdır.

Hukukumuzda genel olarak dava açan kişi davasını ispatla yükümlüdür. Tanımanın iptali için dava açan kişi de tanıyan kişinin baba olmadığını ispat etmek durumundadır. Ancak, anne ve/veya çocuk tarafından söz konusu bu davanın açılması halinde ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde anne ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.

Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir. Tabi ki sürelerin başlangıç tarihlerine ilişkin hususlar Mahkeme nezdinde ispat edilmeli ve gecikmenin sebepleri ile öğrenme tarihlerine ilişkin deliller dosyaya sunulmalıdır.

Kişinin çocuğu tanımaması hallerinde ise çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini anne ve çocuk isteyebilirler. Bu dava “babalık davası” olarak adlandırılmaktadır. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında anne ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiili gebe kalma döneminde davalının anne ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Davalı taraf, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.

Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Annenin dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Görüldüğü üzere hukuki süreçlerde ve yasal yollara başvuru hallerinin tamamında olduğu gibi soybağına ilişkin davalarda da hak düşürücü süreler son derece önemlidir ve kanunda belirtilen süreler içerisinde ilgili davalar açılmalıdır. Sürelerin başlangıç tarihleri her zaman çok net olamayabileceği gibi tarihlerin ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Soybağına ilişkin davalar bir çocuğun, bir insanın hayatını oldukça etkileyebilecek, değiştirebilecek davalardır ve çok dikkatli ve özenli hareket edilmesi, konuya ilişkin hukuki destek alınması ve konunun uzmanı hukukçular ile birlikte hareket edilmesi önerilmektedir.

About Author /

Avukat

Start typing and press Enter to search