Andy’nin Anlamsız Hareketleri

8 yaşındaki Andy okulda tuhaf sallama hareketleri yaptığında, arkadaşları önce ne olduğunu anlamamışlar sonra da dalga geçmeye başlamışlardı. Acımasız şakalar kulağında yankılanırken hareketler daha da kötüleşti. Andy, Beta hemolitik streptokok enfeksiyonu ve onun nörolojik yansıması olan Sydenham koresi (St. Vitus dance)’ından muzdaripti. Andy’nin çocukluğunda, bu hastalık, bu bakteri ile hastalanan çocukların yaklaşık beşte birini etkileyen bir hastalıktı ve Andy’i 8 hafta okuldan uzaklaştırdı. 

Üç erkek kardeşin en küçüğü olan Andy, zayıf bir çocuktu; annesi ona ayrı bir özen gösterirdi. Anlamsız hareketlerle onu yoran hastalık, ailenin daha da çok üzerine düşmesine neden olmuştu. Hareketleri düzelmeye başlarken annesi ona bir seri çizgi roman aldı. Andy gibi endişeli, zayıf ve kendine güveni olmayan bir çocuk için bu çizgi romalar çok çekiciydi. Ona arkadaşlık yapan çizgi roman kahramanları Popeye ve Dick Tracy’ye aşık olmuş, yumuşak huylu Clark Kent’in Süpermen’e dönüşmesini hayranlıkla okumuş, Charlie McCarthy bebeğiyle uyurken kahraman olduğu rüyalar görmeye başlamıştı. 

Andy’nin tek sorunu hastalığı değildi. Aynada gördüğü suretini de sevmiyordu; kocaman kırmızı bir burnu (rosacea) çok kötü sivilceleri vardı ve vitiligo’dan muzdaripti. Doktoru, testislerinde başka bir utanç kaynağı olan küçük hemanjiyomlardan bahsediyordu. 

Annesi mutsuz Andy’i biraz olsun neşelendirmek için Carnegie Müzesi’nde ücretsiz çizim derslerine götürmeye başladı. Andy, resimler çizmeyi ve yeni kahramanlar yaratmayı çok sevmişti. 13 yaşındayken kaybettiği babası eğitimi için bir miktar para bırakmıştı ve Andy ailenin ilk üniversite mezunu olacaktı. Carnegie Enstitüsü Teknoloji Okulu’nu 1949’da güzel sanatlar lisans derecesi ile bitirdi ve hemen ardından New York şehrinin önde gelen reklam sanatçılarından biri oldu.

Andy Warhol, kariyerinin başlarında, adını Wild Strawberries filminden alan Wild Raspberries adlı yemek kitabını çizdi. Şık Fransız yemek kitapları ile dalga geçtiği bu seride; Omelet Greta Garbo (tek başına yenecek), Roast Iguana Andalusian ve Gefilte of Fighting Fish gibi “yemekler” için tarifler yazdı. Suzie Frankfurt ile birlikte birkaç düzine kopya çıkardı ve birçoğunu tatil hediyesi olarak arkadaşlarına verdi. Bir restoran açmayı bile hayal etmişti. 1950’lerin otomatlarından ilham alan Warhol, benzer tarzda bir restoran açma hayali kurdu. Adını Andy-Mat koyabilirdi. 

Ama reklamla değil sanatla uğraşmak istiyordu. 1960’ların başında, soyut dışavurumculuk çağının sona ermesiyle pop sanatçısına dönüştü. Onun dönüşümünün simgesi, bir plastik cerrah için siyah beyaz bir reklamın büyütülmüş bir versiyonu olan Önce ve Sonra afişiyle olmuştu. Bir kadının ameliyat öncesi çirkin burunun nasıl sevimli bir hale geldiğini resmetmişti.

Ardından gençliğinin çizgi roman kahramanlarını kullanarak Pop Art kültürüne daldı. Çizgi romanlardan tek tek kareler seçiyor ve bunları büyütüp 1,8 m tuvallerde boyadı. Pop Art çizgi roman görüntüleri ilk olarak bir mağaza vitrininde arka plan olarak sergilendi.  

Kısa bir süre sonra Warhol, annesinin öğle yemeklerini hatırlatan Campbell’s Soup konservesi resimleriyle Pop Art’a damgasını vurdu. Görünüşe göre, Coca-Cola şişeleri, elektrikli süpürgeler ve hamburger baskılarıyla tüketim kültürünü tarz olarak benimsemişti.

Sadece tüketilen eşyaları değil tüketilen hayatları da resmediyordu. Ünlülerin trajik anlarını seçerek portrelerini yaptı. Marilyn Monroe “kendi kendini zehirleyerek” ölmüş, Elizabeth Taylor hasta; ve Jacqueline Kennedy, suikastın ardından keder yüklüydü. Ölüm ve Felaketler serisi, elektrikli Sandalye ve atom bombası baskıları gerçek fotoğraflardan ilham alıyordu. Sıradan insanların rastgele ölümlerine dikkat çekerek bizi hayatın kırılganlığını yansıtan tüyler ürpertici sahnelere tanık olmaya zorluyordu.   

Elvis resimleri için, galeriye Elvis’in çok sayıda resminin basıldığı dev bir kanvas rulosu gönderdi ve galericiye “Onları nasıl kesmen gerektiğini düşünüyorsan öyle kes” dedi. Sonuç, galeri duvarlarında uçtan uca asılı bir, iki, üç ve daha fazla Elvis suretiydi. 

1964’te Warhol resim yapmaktan vazgeçti ve kendisini bir film yapımcısı olarak yeniden keşfettiği “Fabrika” olarak bilinen bir depo açtı. Kısa sürede New York City’nin en aranan sosyete ve ünlülerinin gösterişli partilerine ev sahipliği eden mekanı olmuştu. “Burada her şey olur” atmosferi, marjinal insanları da kendine çekiyordu. Warhol’un Fabrika’daki arkadaşları ve yaratıcı işbirlikçileri, ona Drakula ve Külkedisi adlarının bir karışımı olan Drella adını vermişlerdi. Drella takma adı, kişiliğinin pasif-agresif, Jekyll ve Hyde benzeri doğasını yansıtıyordu. Velvet Underground’ın iki üyesi, Warhol’un anısına Songs For Drella adlı bir albüm bile yayınladı.

Bir gün erkek düşmanı bir fahişeyi konu alan Up Your Ass adlı tiyatro oyununu yazan radikal feminist Valerie Solanas senaryosunu sokakta karşılaştığı Andy Warhol’a verdi.  Ancak Warhol, çok pornografik bulduğu senaryonun bir polis tuzağı olabileceğini düşündü ve senaryoyu kaybetti. Buna çok içerleyen Valerie, 4 Haziran 1968’de Warhol’u vurdu. Warhol meraklı gözler önünde ölüyordu. Hızla müdahale edilip kalp masajıyla hayata döndürüldü. Akciğeri, karaciğeri, dalak ve bağırsakları hasar görmüştü ama hayata tutunmayı başarmıştı. Solanas yargılanırken  samimiyetsiz ve küstah tavırları rahatsız ediciydi. Bütün dünyada yankı uyandıran bu olay feminist bir hareketin temellerini atmıştı.

Warhol, 1977’de The Oxidations adlı bir dizi soyut resim yapmaya başladı. Bir bakır boya tabanı ve boyayı oksitlemek için idrarını kullanıyordu.  Arkadaşlarını da tuvallere işemeye teşvik ediyordu. Her insanın diyeti ve vitamin alımı farklı olduğu için, her birinin idrarı farklı renkler oluşturuyordu. 2008’de bu serideki tablolarından biri yaklaşık 2 milyon dolara satıldı. 

1981’de Mitler adlı bir dizi serigrafi yarattı. Aralarında en güçlüsü, yine çocukluğunun kahramanı Süpermen’di. Warhol kendisini Gölge efsanesi olarak tasvir ediyordu. “İnsanların kalbinde ne tür kötülüklerin gizlendiğini kim bilebilir? Gölge biliyor!”. 

Warhol’un Son Akşam Yemeği döngüsü, onun son sanat eseridir. İtalya’nın Milano kentindeki sergi sırasında kronik safra kesesi hastalığından dolayı ciddi ağrılar çekiyordu. Warhol bir hastalık hastasıydı ve hastanelerden ve doktorlardan korkuyordu. En az bir ay önce hastaydı, hastane korkusu ciddi bir tedavi görmesini engellemişti. New York’a döndüğünde hemen hastaneye kaldırıldı. Ameliyat başarılı olmasına rağmen, Warhol 22 Şubat 1987 gecesi ameliyattan sonra öldü. 

Ölümünün ardından evinde evin her köşesinde ve tüm dolaplarda çantalar, kutular, sözde zaman makineleri buldular. Warhol ünlü bir sanat koleksiyoncusuydu, ama bu kutular evi kullanılmaz hale getiren bir istifleme bozukluğu olduğunu gösteriyordu. 

İstifçilikle tutarlı olan diğer bir bulgu da Warhol’un mallarından ayrılmayı reddetmesidir. Her yerde yanında “bu benim karım” dediği bir teyp taşırdı. Sydenham koresi, obsesif-kompulsif semptomlarla ve az da olsa istifçilikle ilişkili kabul edilir. Belki de Warhol’un çocukluğunun ” krizleri” kalıcı etkiye sahipti.

Mikrobiyoloji Uzmanı

Start typing and press Enter to search