Ateşten Korkmayın!
Hastalık ismini verdiğimiz durumlar vücudumuzun iyileşme çabasından başka bir şey değildir. Bu çaba ya da savaşı yaparken de vücudumuz kendine has savunma silahları kullanır. Bunların belki de en güçlüsü ateştir.
Ateş en güçlü savunma mekanizmasıdır
Mikroorganizmalar, giriş yolu olarak genellikle üst solunum yollarımızın kapıları olan ağız ya da burnumuzu, bazen de cilt veya mukozalarımızdaki bütünlüğü bozulmuş, hasarlanmış kısımları kullanırlar. Düşman olarak algılanan bu etkenler, böyle bir giriş gerçekleştirdiğinde, hemen o bölgede aktivitelerini sınırlamak veya sonlandırmak isteyen savunma mekanizmamız, silahlarının en güçlüsünü en başta kullanmak ister. Yani ATEŞ’i…
Ateş 39,5° üstüne çıkınca mikroorganizmalar aktivitesini kaybeder
Normalde vücut ısımız ortalama olarak 36,4 ile 37 °C arasındadır. Mikroorganizmaların çoğu ise 39,5°C ‘de aktivitesini kaybedip etkisizleşmeye başlarlar. Vücut bu bilgiye sahip olduğu için etkenin ilk girdiği bölgede ateşi bu seviyeye getirmek için harekete geçer. Buradaki ısının artışı ancak ve ancak çevre ciltteki ısının buraya transferiyle mümkün olabilir. Yani kaynak yine vücudun kendi organ ve dokularıdır. En kısa yollu transfer ise bacak ve kolların yüzeyinde bulunan metrekarelerce genişlikteki cildimizdir.
Ateşlenince neden kollar bacaklar soğuk kalır?
Boğazımızda bir enfeksiyonun başladığını düşünelim. Bu bölgede ısıyı 39,5 °C yapmak isteyen savunma mekanizması hemen işlemlere başlar. Çevredeki ısıdan feragat ederek cilt yoluyla bacak ve kollardan hatta karın cildinden savaşın gerçekleşeceği bölge olan boğaz ve etrafına ısı transferi başlar. Bir yandan boyun bölgesinde ısı 2,5-3 derece artmaya başlar, bir yandan da bacaklar, kollar ve karında aynı derecede soğuma gerçekleşir. Bu durumda hasta olan kişi ayaklarının, kollarının ve karnının, yani neredeyse tüm gövdesinin üşüdüğünü ama boyun bölgesinin ateşten yandığını hissedecektir. Ateş, 39,5 ‘a ulaştıktan sonra çoğu zaman -tabi ki eğer bu aşamada düşürülmeye çalışılmazsa- 40 ya da daha üst derecelere de yükselebilir.
Ateş sonrası terlemek iyileşme belirtisi mi?
Vücudumuz, hastalık etkeninin tam olarak inaktif hale geldiğine emin olduktan sonra ateşi normal seviyeye düşürmek isteyecektir. Bunu da en iyi ısı düşürme şekli olan terlemeyle yapar. Soğuk bir terlemeyle vücut ısısı yavaş yavaş normale döner ve hasta kendini iyi hissetmeye başlar. O nedenledir ki atalarımız terlemenin bir iyileşme belirtisi olduğunu düşünmüş ve hasta kişilere “yorgana sarılıp yat, bir güzel uyu, terlersen iyileşirsin” nasihatinde bulunmuşlardır.
Çocuğunuzun ateşli havale riski yoksa ateşten korkmayın!
Havale riskini bir kenara bıraktığımızda ateşin ne kadar faydalı ve harika bir savunma silahı olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Ama zaten bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki ateş düşürülmeye çalışıldıkça havale riski de artıyor, aksine serbest bırakılırsa da havale riski bir o kadar azalıyor. Dünya üzerinde üretilmiş hiçbir ilaç ateş kadar hastalık etkeni üzerinde etkili değildir.